"Yine mi sen?!"
Gözlerimi devirerek odanın kapısını kapattım ve muayene yatağına oturmuş Park Jimin'in yanına doğru ilerledim. Elimdeki kahve bardağını masamın üzerine bıraktıktan sonra kollarımı bağlayarak karşısına geçtim.
"Yine neyin var?" diye sordum bezgin bir ses tonuyla. Çünkü bezmiştim artık. Bu neydi canım?! Her gün, her saat insan hasta mı olurdu?!
"Dün karnın ağrıyordu. Önceki gün başın. Ondan önceki gün sözde dizini incitmiştin. Ondan önceki gün de, kolun muydu? Evet, evet sanırım kolumu kırdım diye gelmiştin. Ama hepsinde de gayet sağlıklıydın. Bu sefer neyin var?"
Sordum sormasına lâkin o beni tınlamayarak gözlerime anlamlandıramadığım bir şekilde bakmaya devam etti.
"Yah! Sana sordum. Neyin var senin? Yoksa gerçekten bu sefer hasta mısın?"
Şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim ve gerçekten hasta olduğu düşüncesiyle elimi onun alnına koydum. Ancak tam da bu esnada o, alnındaki elimi tutarak beni hızla kendisine doğru çekti. Bu hareketini hiç beklemiyordum. Oldukça da hazırlıksız yakalanmıştım.
Yüzlerimiz çok yakındı. Alıp verdiği nefesi dahi hissedebiliyordum. Bir an olsun gözlerini gözlerimden çekmedi ve ciddi bir ifadeye büründü. İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum.
Yavaşça yutkundum ve kendimi geri çekmeye çalıştım. Ancak bu hareketimle beni kendisine daha çok çekti. Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk Allah aşkına?! Kalbim... Neden bu kadar hızlı atıyorsun şimdi ya?!
Bu esnada Park Jimin tuttuğu elimi yavaşça kendi kalbinin üzerine koydu. Ardından ağzını açarak konuşmaya başladı.
"Kalbimin ritmi seni her gördüğünde değişiyor Doktor Hanım. Yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlıyor. Bazen... Bazen de yırtılacakmış gibi oluyor. Çok canımı yakıyor. Sanırım bu hastalığın adını biliyorum. Her insanın yakalandığı bir hastalıkmış. Adına da 'aşk' diyorlarmış. Sevdiğin kişiye kavuşunca tedavini oluyor ve acısından kurtuluyormuşsun. Peki ya ben? Ben ne yapmalıyım? Benim... Benim tek tedavi yöntemim sensin, beni tedavi eder misin? Ya da... Benim tedavim olur musun?"
Çok güzel konuştu.
Ama ben kanar mıyım bu numaralara?
Kanmam.
Öyle kolay affetmem.
Kalbinin üzerine koymuş olduğu elimle, kalbine bastırarak onu ittim. Jimin'den uzaklaştım.
"Olamam tedavin falan. Git kendine seni daha iyi tedavi edebilecek doktorlar bul!"
"Beni bir tek sen tedavi edebilirsin ama?"
Masamın başına geçtim. Masamın başındaki ofis sandalyeme oturdum. Kollarımı da birbirine bağlayarak başımı Jimin'den ters tarafa çevirdim. Trip atmaya kaldığım yerden devam ettim.
"Tabii canım kesin öyledir. Kesin."
Jimin oturmuş olduğu muayene yatağından sıçrayarak kalktı.
"Hadi ama, daha ne kadar sürecek bu böyle? Beni tanımamazlıktan gelip böyle trip atman, yüzüme bakmaman çok canımı yakıyor."
"Yansın!"
Yanıma geldi. Masamın üzerine oturdu. Bu esnada aklıma gelen şeyi dile getirmek için yeniden söze girdim.
"Saçma sapan nedenlerden ötürü çat pat gelmezsen sevinirim. Beni işimden ediyorsun Jimin. Dışarıda bekleyen bir sürü hastam var."
"Ne yapayım? Çok özlüyorum seni. Trip atıyorum diye telefonlarıma da cevap vermiyorsun. Ancak böyle gelip görebiliyorum seni. Hem ben... Seni bu kadar çok özleyip her firsatta görebilmek için bahaneler uydurup çırpınırken, sen beni hiç özlemiyor musun? Sence de... Çok fazla uzamadı mı bu mesele?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım// BTS (✓)
Fanfiction"Yine neyin var?"diye sordum bezgin bir ses tonuyla. Çünkü bezmiştim artık. Bu neydi canım?!Her gün,her saat insan hasta mı olurdu?! "Dün karnın ağrıyordu. Önceki gün başın. Ondan önceki gün sözde dizini incitmiştin. Ondan önceki gün de,kolun muydu...