Telefonunun ısrarlı çalışıyla yatağında huzursuzca kıpırdandın.
Gece Jiyong hakkında düşünmekten rahat bir uyku uyuyamamıştın ve şimdi uyanmak işkence gibi geliyordu. Bir o yana bir bu yana döndükten sonra el mahkum susmayan telefonu kulağına dayadın.
"Ne var? Sabah sabah ne var?"diye öfkeyle söylendiğinde karşı tarafta bir sessizlik oluştu.
Arkadaşlarından biri olduğunu düşünerek açmıştın ama bir an acaba başka biri mi diye şüphe ettin. Arayan Jiyong da olabilirdi. Aceleyle telefonu uzaklaştırıp ekrandaki ismi kontrol ettin.
Arayan eski erkek arkadaşındı.
Her ne kadar Jiyong olmadığı için rahatlasan da gözlerini devirmeden edemedin.
Ne diye senin peşinden ayrılmıyordu bu herif? Sabahın bu vakti aramak zorunda mıydı? Saati kontrol ettin. Öğlen on ikiye geliyordu. Pekala ortada sabah mabah kalmamıştı ama sen uykusuzdun. Ve onun seni günün herhangi bir saatinde aramaması lazımdı.
"Ne istiyorsun dedim."diye tekrar ettiğinde karşı taraftan bir homurtu duyuldu. Senin bu tavrından hoşlanmıyor gibiydi.
"Bugün bir şeyler yaparız diye aramıştım."dediğinde alayla güldün. Şaka yaptığını falan düşünmeye başladın.
"Dün akşam kızların ısrarıyla yanımda kaldın diye çok uçtun sanırım. Kapatıyorum."
Telefonu yerine koyup tekrar yatağına gömüldün. Biraz daha uyursan kimse seni suçlamazdı herhalde. Tam mutlu olmuş tekrar uyuyacakken telefonun inatla tekrar çaldı.
"Seni şerefsiz bir daha beni ararsan!"
"_______?"
Jiyong'un iç eriten sesini duyduğunda dudaklarını dişledin. Türkçe bilmemesi senin şansındı ama sesinin neden sinirli olduğunu soracaktı elbette.
"Sen miydin Jiyong... Ben de şey sanmıştım işte... Reklamcılar." Yatakta diklenirken durumu kurtarmaya çalıştın.
"Reklamcılar ne kadar hızlılar. Daha dün ülkeye giriş yaptın."dediğinde kendini gülmeye zorladın. Yalan söylemekten, özellikle ona, nefret ediyordun.
"Ya evet... Türk reklamcılar işte."
"Her neyse reklamcıları boşver. Keyfini bozmasını istemiyorum. Yardımına ihtiyacım var."
Şirkette bir sorun olup olmadığını sordun ama o inkar etti.
"Hayır öyle değil. Sadece bana sizin evin adresi lazım."
"Ne alaka Jiyong?"
Şaşırarak sorduğunda Jiyong sana kısaca olayı açıkladı. İş belgelerinle alakalı bir şeymiş. İzin gününde ülkene gitmenle alakalıymış falan. Adresin lazımmış. Türkçe bir adresi ona telefonda anlatmanın zor olacağını düşünüp mesaj atmayı teklif ettin.
"Tamam hayatım sen bana mesaj at. Bu arada sen uyuyor muydun? Orada öğlen olmadı mı? Hasta mısın neden uyuyorsun?"
"Sadece uykusuz hissettiğimden, hasta değilim."
"Olmaz öyle... Derhal kalk, duşunu al üstünü giyin. Yemeğini güzelce ye."
Biraz daha uyumak istiyor olsan da onun dediklerini yapmak daha cazip geliyordu. Seni böyle düşünmesi çok tatlıydı.
"Pekala kalkıyorum. Sonra tekrar konuşuruz."
Jiyong ile vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra ona evinin adresini mesaj olarak gönderdin. Ardından duş almak için yatağından kalktın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
G-DRAGON ONE SHOTS
FanfictionKwon Ji Yong x Okuyucu _______; Bu kısım sizin adınızın olduğu yer. -Özel istekte bulunabilirsiniz-