"Vardın mı?"
Bavulunu peşinden sürüklerken telefona cevap verdin. "Evet, vardım."
Uzun uçak yolculuğunun ardından her tarafın ağrıyordu. Güney Kore, Türkiye arası az bir mesafe değildi.
"Güzelce dinlen eve varınca bebeğim. Beni haberdar etmeyi sakın unutma."
Yatağına uzanmanın hayaliyle iç geçirdin. İki yıl olmuştu ondan ayrı kalalı. Buradaki yatağını, odanı çok özlemiştin haliyle.
"Sabırsızlanıyorum gidip dinlenmek için Ji. Ben şimdi taksiye biniyorum. Sonra konuşuruz olur mu?"
Onunla vedalaştıktan sonra taksi şöförünün yardımıyla bavulunu bagaja yerleştirdin. Arabaya binmeden önce derin bir nefes alıp özlediğin havayı içine doldurdun. Buraya varınca ülkeni ne kadar özlediğini çok daha iyi anlamış oldun.
Eve gidip evdekilere sıkıca sarılmayı zaten uçağa bindiğinden beri iple çekiyordun. Annen şimdi senin için ne yemekler yapmıştır, hayali bile midenin guruldamasına neden oluyordu.
Arabada ilerlerken uçaktan inerken çekildiğin fotoğrafı, instagram hesabına yükledin. Bir sürü arkadaşının geleceğinden haberdardı ve sen de geldiğinin haberini vermek istiyordun.
Yorumlar ve mesajlar gelmeye başladığında gülümsedin. Bir çok insan seni görmek için buluşma ayarlamaya çalışıyordu. En yakın arkadaşlarının olduğu grupla zaten bir hafta önceden sözleşmiştin. Bu akşam onlarla buluşacaktın. Ne giyeceğini bile hazırlamıştın.
Evine yaklaştığın sırada Jiyong'un sana mesaj gönderdiğini fark ettin.
'Çok hızlı değil misin?'
Ne demek istediğine anlam vermeye çalışırken ikinci mesajı da gönderdi.
'Senin gelmeni bekleyen ne çok insan varmış _____.'
Kıkırdayarak ona cevap yazdın. Ne kadar çabuk kıskanmaya başlamıştı.
'Ee heralde, iki yıldır yoktum.'
Sen yazıp gönderdikten sonra araba evinizin önünde durdu. Parayı şöföre uzatmış sakince arabadan çıkıyordun ki apartmanınızın kapısı büyük bir gümbürtüyle açıldı. Annen ve baban sana doğru koşuyorlardı.
Sen daha annene seslenemeden annen seni sıkıca kollarının arasına aldı. Elinden geldiğince sende ona sarılmaya çalışsanda seni bir nevi boğuyordu.
"Tamam hanım! Boğdun kızı!"
Baban bavulunu bagajdan aldıktan sonra sahte bir sitemle annene seslendi ve annen geri çekildi.
"Yavrum benim ne kadar süzülmüşsün!"diye hüzünlü bir sesle saçlarını okşadığında güldün. Annen Güney Kore'deki kızları görse kalbini tutarak düşer bayılırdı herhalde. Onların yeme alışkanlıkları yüzünden sen de kilo kaybetmiştin.
"Evet annecim, çok özledim yemeklerini."
Annen ve babanla olan özlem gidermenin bir kısmını aşağıda hallettikten sonra seni heyecanla eve çıkarttılar. Teyzenler, halanlar, seni seven tüm akrabalar evdeydi. Hepsiyle tek tek sarılıp öpüştün ve hazırlanmış büyük sofraya koştun.
İki yıl boyunca ne yaprak sarma görmüştün ne bir şey. Annen de seni tanıdığından sofraya ne koyabiliyorsa koymuştu. Yemekler yenilirken iki yıl boyunca yaptıklarını ve Güney Kore'yi anlatıyordun. Masadakiler de heyecanla senin anlattıklarını dinliyordu.
"Abla, imzalı albümümü getirdin mi?"
On üç yaşındaki kuzenin birden aklına gelince heyecanla sormuştu. Gülerek kafa salladın.
"Evet bavulumda."dediğin anda masadan fırlayıp bavuluna koştu. Sen de bavulunu karıştırmasın diye peşinden koştun tabi ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
G-DRAGON ONE SHOTS
Fiksi PenggemarKwon Ji Yong x Okuyucu _______; Bu kısım sizin adınızın olduğu yer. -Özel istekte bulunabilirsiniz-