Seni saran kollar arasında bir süre doyasıya ağladın. Tanıdık, o özlediğin kolların arasındayken kendine rahatlama izni verdin. Ve o da sana ihtiyacın olan zamanı verdi.
Hıçkırıkların arasında aldığın kesik nefeslerinde onun kokusu içine doluyordu.
"Seni çok özledim." Sen farkında olmadan kelimeler ağzından döküldü. Yüzünü onun boynuna gömmüştün ve onun eli senin saçlarındaydı. Gözyaşların onun tişörtünü ıslatmıştı.
Onunla bir şey konuşmamıştın. Sana kendini savunmaya çalışmamıştı. Kaç ay onu görmemiştin.
Yine de ona güvendiğini hissediyordun. İstemsizce ona çekiliyordun.
"Nefes alamadığımı hissettim." Jiyong derin bir nefes alırken söyledi. "Şimdi ancak nefes alabiliyorum."
"Neden gelip benimle konuşmaya çalışmadın?" Gözyaşların hala onun zaten ıslanmış tişörtünü ıslatıyordu.
"Karşına çıkmamak için çok uğraştım ben _____. Nasıl çıkardım ki?" Onun sesi titrerken sen onu tanıdığından gerçekten kötü hissettiğini biliyordun.
"Yine de bir açıklama borçluydun, borçlusun Jiyong. Öyle sadece kaçamazsın."
"Seni görmeyi hak etmiyordum. Hoş, hala hak etmiyorum ya."
"Jiyong." Geri çekilip onun gözlerine bakmak istedin ama senin gitmene izin vermedi.
"Seni aldatmadım. Öyle bir niyetim hiçbir zaman olmadı. Ama yine de affedilecek bir şey değil." Jiyong zorlukla konuşuyordu. Gözlerine bakabilseydin içindeki acıyı görebilirdin. Sen gittikten sonra her gün çok acı çekmişti. Sensizlik onun için çok zordu.
Ama vicdan azabı çok kuvvetliydi. Bu zamana dek senin karşına gelmemek için çok uğraşmıştı.
Ve şimdi geldiğinde de seni tek başına ağlarken bulmuştu. Neler hissettiğini kelimelere dökemezdi.
"Seni gerçekten aldatmadım, aldatmam."
İkinizde sustuktan sonra bir süre sessizliğinizi korudunuz. Ne demeniz gerektiğini bilmiyordunuz. Kafanızda bir şeyleri tamamlayamadan yine birbirinizi bulmuştunuz.
Kafanda birkaç aydır olan düşünceler dönüyordu. Ona güveniyor muydun? Onu affedebilir miydin? Affedersen ne olurdu, affetmezsen ne olurdu?
Ona güvendiğini biliyordun. Nişanlısını başkasıyla gören alelade bir çift değildiniz. Siz birbirinizin her şeyiydiniz. Çoktan birlikte bir aile olmuştunuz. En çok güvendiğin insan oydu.
Gerçi bu yüzden ilk zamanlar senin için çok zor olmuştu.
En çok güvendiğin insandan bir tekme yemek... Güvendiğin dağlara kar yağmıştı, denilebilir.
Ama sonra zaman geçtikçe sadece o anla yargılamamaya başladın onu. Sen onu tanıyordun. Herkesten iyi tanıyordun. Hatta belki Jiyong'un kendisinden bile iyi tanıyordun. Böyle bir şeyi yapmayacağını biliyordun. Bir şeyler olmuş olmalıydı.
Seninle konuşmaya gelmemişti ve sen onu tanıdığından, cevabı biliyordun. Senin karşına çıkmaya yüz bulamıyordu. Hataları kolay kolay affetmeyen, yanlışları hep hatırlayan biriydi Jiyong. Kendisine de bu konuda asla taviz vermiyordu.
Yani kısaca, evet ona güveniyordun. Ve yine evet, onu affedebilirdin. Çünkü onun kendini herkesten çok yargılayacağını biliyordun. Herkesten çok kendine ceza yükleyecekti. Aynı şeyi yapar mı diye korkmadan onunla evlenebilirdin.
Yine de cevaba ihtiyacın vardı. Neden onu öyle görmüştün?
"Bana hala açıklama borçlusun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
G-DRAGON ONE SHOTS
FanfictionKwon Ji Yong x Okuyucu _______; Bu kısım sizin adınızın olduğu yer. -Özel istekte bulunabilirsiniz-