15. BÖLÜM : "KARIŞMAK"

34.7K 1K 1.2K
                                    

Julia Stone - Winter on the Weekend

Herkese merhabalar!
Telefonumun şarjı %9 şu an. Bu yüzden kısa bir not yazıyorum, sonra yorumlarda görüşeceğiz zaten.
Yeni bölüm sınırımız 600 vote 800 yorum, geçen bölüm 800 yorum yapmışsınız? Delirdim! Bu bölümde istiyorum! Etkileşimimiz çok güzel oldu gerçekten...

Onun dışında sanırım instagram hesabımı aktifleştireceğim, bilmiyorum üzerine biraz daha düşüneceğim ama şimdilik böyle gibi. Takip edebilirsiniz, bundan sonra duyuruları oradan yapabilirim: buketozdl

(Niyazi ve Dila'yı Wattpad'in bana verdiği yetkiye dayanarak karı-koca ilan ediyorum.)

•••

Bir yıldız, üç kez kaybolur gökyüzünde, insanların birçoğu bilmez bu gerçeği.

Birisi, esas kayboluş, yani ölümdür. Yıldız kayar, söner ve kaybolur.

Birisi, izidir. Yıldız kayar, söner ve geride bıraktığı iz yok olduğunda tamamen ölür.

Ve üçüncüsü de; yıldız kayar, birisi o yok oluşa şahit olur ve bir umut tohumlanır göğüs kafesinde ama yine de o yıldız söner, izi yok olur ve tamamen ölür.

Bunu aklınızda tutabilir misiniz?

Çünkü sizi finalde yine buraya sürükleyeceğim.

Bakışlarımı takılı kaldıkları ışıklandırmalardan ayırıp arabanın o yoğun havasına rağmen asılı duran düşüncelerimin içine çevirdiğimde beni orada karşılayan yüz, Timur Kara'nın yüzüydü. Benim güzel felaketim. Timur yola bakıyor, yolu izliyor fakat düşünüyordu. Düşündüğünü, hafif aralık dudaklarından yavaş yavaş havamıza akan nefesinin ağırlığından anlayabiliyordum. Ve gözlerinin yanlarında oluşan hafif çizgilerden. O çizgilerin içinde akan ve hiç dinmeyen, hep, önüne katıp götürdüklerini de kendi içinde parçaladıkları gibi gizli tutan bir deniz vardı. Kıyılarına çarptıkça içine ateş gibi su sızan sarp kayalıkların üstüne çizilen geçmişin resmiydi.

Timur Kara'nın o güzel yüzünde çizilen keder, benim geçmişimdi.

Öyle ki onun hayatından akıp giden bir su damlasına dönüşmek isteğim bir an evvel gerçekleşmeliydi ki, onunla bunları konuşmamalıydım. Onunla, bana ne olduğu hakkında konuşmamalıydım. Aksi halde onun sarp kayalarına çarpan o ateşten suların benim etimi büzüştüreceğine emindim.

Semih'in telefonunu kapatalı bir hayli olmuştu, nereye gittiğimizi bilmiyordum ama bu konuda yalnız da değildim, Timur da bilmiyordu.

Sadece sürüyor, yol hızla nereden akıyorsa, oradan ilerliyordu. Altımızdaki araba, sırtımızdaki yükleri taşıyamadığından mıdır bilmem, yavaşladıkça yavaşlıyordu. Hatta bazen, yanımızdaki binaların bile bizi geçtiğini düşünmeme neden olacak bir yavaşlıkla akıp gidiyorduk, insanların yakalayamadığı hayatlarının ilerlediği yoldan. Sessiz bir evdim ben, daha önce tasvir etmiştim Timur'la bizi. O evimin yoluydu.

Dışarıdan bakıldığında bizi birbirimize benzer kılan ya da bağlayan hiçbir detay yoktu. O yirmi sekiz yaşında yakışıklı, en sıradan tasviriyle, çekici ve sert bir adamdı. Onun içinde ne olduğunu kimsenin bilmeyişi gibi, benim de bu sıradan ve budala görüntümün altında beklenmedik acılar vardı.

Timur Kara'yla biz gökyüzünün neresinde bir araya gelmiştik tam kestiremiyordum. Bir yıldızın intiharında mı? Kaybında mı? Bana bunların iki farklı eylem olduğunu öğreten adam o olmuştu, eninde sonunda.

SİYAH GÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin