Yazım yanlışları için şimdiden özür dilerim ama inanılmaz yorgunum, yarın dışarıdayken vakit bulabilirsem bakıp düzelteceğim. Bu arada bir yerde 'ev bakması için seçtiği adamın' adını unutup yerine Ahmet yazdım, asıl adı neydi hatırlayan varsa yorum bıraksın.• • •
Zara Larsson - Only You.
Nicki Minaj - Regrets In Your Tears.
X Ambassadors - Gorgeous.
Oscar and The Wolf - Princes
• • •
''Dilini kesen mahşer,
Kalbine giren kehribar rengi neşter.''
• • •
Şehrin içine girdiğimizde Timur bir şeyleri riske atmak istememişti, bu yüzden arabayı ara bir sokağa çektik, yerlerimizi değiştirdik ve ben yan taraftaki koltuğa geçip camı biraz araladığım sırada Timur telefonuna bakıyordu. Elimi koltuğun yanına atıp kolu hafifçe kaydırdım ve koltuğu arkaya doğru eğdikten sonra kollarımı göğsümde birleştirip başımı ona bakabileceğim şekilde yana yatırdım. Kıpırdayan parmakları bir süre telefonun ekranında dolaştı, ardından telefonu kaldırıp kulağına yasladığında dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi ön camdan gökyüzüne çevirdim. Arabanın camları siyah kaplamalıydı, bu yüzden içeriye sızan ışık rahatsız edici değildi.
Telefonun sesi oldukça kısıktı, bu yüzden duymayı beklediğim çalma sesi hiç gelmedi. Telefon açıldığında Timur başını bana doğru çevirip gözlerini yüzüme dikti, ardından ''Tarık.'' Dedi, sanki sadece adını söylemesi yeterli gelecekti. Hatta sanırım yeterliydi. Başını salladı, ardından ''Her zaman ki gibi, değişim olacak.'' Dedi, bakışlarımı yavaşça gözlerine çevirdiğimde dikkatle bana baktığını fark etmek pozisyonumu değiştirmek istememe neden oldu ama hemen sonra başını yeniden önüne çevirdiğinde bundan vazgeçtim. ''Tamam.'' Dedi. ''Yarım saate orada oluruz.''
Telefonu kapatıp direksiyonun arka kısmındaki boşluğa bıraktığında ön camdan telefonun yansıyan ekranını görebiliyordum. Bakışlarımı oradan ayırıp yeniden Timur'a çevirdiğimde ''Ağrın mı var?'' diye sordu gözlerini bedenimde dolaştırırken. ''Hayır.'' Elimi kapının koluna yerleştirip doğrulmak için hareket ettiğimde elini belime yerleştirerek kalkmama yardım etti, dudaklarım elimde olmadan kıvrılsa da belli etmemek için ''Teşekkür ederim.'' Diyerek başımı ayakkabılarıma doğru eğdim. Bağcıklarımı kavradım, çekiştirerek açıp ayakkabılarımdan kurtulurken ''Sadece... Uyuşuğum.'' Dedim, günlerdir hastanede olmam düşüncesi bir an için arabanın içini buz gibi yaptı. Dudaklarımdaki gülümseme buz parçasına tokmakla vurulmuş gibi parçalara ayrılırken yutkunarak ayaklarımı koltuğun üzerine çektim ve gözlerimi yeniden Timur'a çevirdiğimde ''Kötü hissettirdiğini görebiliyorum.'' Dedi. ''Nedenini açıkladığım zamanda büyük ihtimalle kötü hissettirecektir, yalnız kaldığı anları kolay unutmaz insan.''
''Yalnız kaldığı değil, istediği insanın olmadığı zamanları-'' dedim, yavaşça yutkunurken. ''İnsan, istediği kişi yanında olmadığı için üzgündür çoğu zaman.''
Dudaklarını yavaşça birbirine bastırdı, ardından derin bir nefes alırken ''Benim gibi bir adama suçluluk hissettirebilen tek kadınsın.'' Dedi. ''Hala gitme sebebimin arkasında olmama rağmen, bana böyle bakmandan nefret ettim.''
Bakışlarımı ondan kaçırıp yavaşça ellerime çevirdiğimde uzanıp çenemi kavradı ve bakışlarımı yeniden ona çevirmemi sağlarken ''Bakışlarını kaçır diye söylemedim.'' Dedi sakin bir ses tonuyla. ''Öylesi daha kötü.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÜL
Fiksi Umum"Avucunun içini parçalayan bıçak gibiyim," diye fısıldadı bıçağı sıktığı avucunun içinde oynatarak kendisine doğru çekerken. Avucumda oluşturduğu derin yarık boğazımda biriken kan damlalarının gözyaşı olarak yanaklarımdan ateş topu gibi yuvarlanmas...