48.BÖLÜM~RÜYA~

5.5K 272 44
                                    

Keyifli okumalar 😊

~~~

İpliğin iğne ucundan geçişi gibi zor hayat, engebeli ve öyle karmaşık öyle acınası. Bedenim suçlu ve ruhum suçlu. En suçlusu kalbim. Az önce yaşadıklarım ağır bir yük ama korkutucu olan pişman olmamak.

Duygu karmaşası yaşadığım tam anlamı ile buydu. İç içe geçmiş duygular boğazımda birer düğümcük oluşturmuştu. Yüreğimin ortasındaki çakıl taşları acıtıyordu. Sızan her bir kan damlası hayali bir göl oluşturmuştu.

Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Ama bakamıyordum. Hem az önce yaşadıklarımızın utançı hemde yeşillerine baktığımda sızlayan yaralarım daha fazla kan kayıp ediyordu. Yerimde huzursuzca kımıldanıp elinde kahve dolu tepsi ile gelen Aynur'a bakışlarımı yöneltim.

Heyecanı gözlerinden okunuyordu. Bacakları ve elleri titriyordu. Onun bu tatlı heyecanı yüzümde istemsiz bir gülümse oluşturdu. Cengiz abiye kahveyi uzattığında ikisininde gözleri aşkla birbirine kitlenmişti. Cengiz abinin parmakları beyaz fincana uzandığında Aynur aniden tepsiyi çekti. Kahveler neredeyse dökülüyordu. Cengiz abi sen ne yapıyorsun ? Bakışlarını Aynur'a gönderiyordu. Aynur tekrar gri tepsiyi ona uzattı. "Şuradaki  senin ki sol tarafta olan." Cengiz abi anlamsız bakışlarla kahveyi eline aldığında Cennet kıkırdıyordu. Ah tabi tuzlu kahve gelenekti.  Kahve servis etme işlemi bittiğinde herkes Cengiz abiye bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımı dişledim sanırım bu geleneği bilmiyordu. Batuhan'nın delici bakışlarına dayanamayıp ona baktım. Etrafımızdaki insanlar o an yok olmuştu. Kurumuş dudaklarını yaladı. Yeni çıkmaya yüz tutmuş sakalarını ovuşturdu. Nasılda böylesine ruhuma işliyordu.

Benliğime öylesine işlemişti ki çıkarıp atmak beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastaya dönmekten farksızdı. Göz hapsinden beni kurtaran Cengiz abi olmuştu. İçtiği kahveyi evin ortasına püskürtmesi ile ona yöneldim. Yüzü zehir içmiş gibi buruşmuş dudakları öne doğru sarkmıştı. Herkes bastıramadığı kahkahalar ile gülerken
Aynur hayal kırıklığı ve öfkeyle Cengiz abiye bakıyordu.

Elinde tuttuğu beyaz fincanı Aynur'a doğru uzattı. Yüzündeki ifade aynıydı.
"Bu da neyin nesi ? Seni almaktan vazgeçeceğim." Aynur'un kumral kaşları dahada çatıldı. Avuçlarının arasına kıstırdığı eteğinin ucunu yumruklarının arasında biraz daha sıktı. "Zıkkımın kökü." Diye çemkirdiğinde artık bende gülüyordum.

"Zaten ona benziyor böyle kahve mi yapılır." Diye söylenmeye devam eden
Cengiz abi Aynur'un sinirini dahada körüklüyordu. Aynur sağ ayağını sert bir şekilde zemine vurduğunda ayakabısının çıkardığı tok ses herkesi susturmuştu. Dolmaya yüz tutmuş gözleri ile Cengiz abiye baktı. "Ben senin için ailemi terk ettim. Sen benim elimden bir tuzlu kahve bile içemiyorsun." Gözünden bir damla yaş süzüldü. Elinin tersi ile sildi sıkılı dişlerinin arasından tısladı. "Aptal herif !" Ona son kez kırgınlık yüklü bakışlar yolladı. Daha sonra arkasını dönüp salondan çıktı. Sinirli ve hırslı adımlarının sesini işitiyordum.

Cengiz abi hala durumu idrak edememişti. "Ben naptım ? Biri bana anlatsın." Üzülmüştü çaresizlikle gözlerimizin içine bakıyordu. Aslı teyze anne sıcaklığnı hissettirecek şekilde Cengiz abiye şevkatla gülümsedi. "Ah be oğlum bu bir adettir. Genç kız istemeye gelindiğinde damata tuzlu kahve yapılır." Cengiz abi Aslı teyzeyi bariz bir şaşkınlıkla dinliyordu. "Neden ki ?" diye saf şaşkınlığınla sorduğunda Batuhan ona gözlerini devirdi. " Off be oğlum saçma bir adet sevgini gösteriyorsun, hani elinden zehir bile içerim hesabı, çaktın?" Dedi ve ona göz kırptı. Oturduğu koltuğa biraz daha yayıldı. Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. "Oysa ki sevgiyi anlamaya tuz değil fare zehri koysan içer seven adam." Diye mırıldandı.

Masumiyet (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin