"Öpersem."

46 6 0
                                    

Hayatın sunduklarını kabullenmekte mecburdu insan.Seçemezdi.Hakkı yoktu.Benim de yoktu.Hiç olmadı da.Değişmeyen sonlarım ve hayallerim vardı.Umutlarımla birlikte bıraktığım anılarım artık bana yararı yoktu.Yıllar önce yanan yürek bugüne kadar nasıl hala yangını,ateşi azalmadan gelebildi ki?Sönmesi,küllerimle beni bırakıp gri duman olup atmosfere karışması gerekmiyormuydu.

Elimde duran fotoğrafa sanki ilk kez bakıyormuş gibi tekrar inceledim.Dolan gözlerim sadece bir sıcak gülüşün karesiyle taşmaya başladı.Elimin tersiyle yüzümü silip işaret parmağımla annem ile babamın yanyana çekilmiş olan fotoğrafını okşadım.Özlemle...

Fotoğrafın altında bulunan bir diğer fotoğrafı aldım.Abimin beni sırtlarken çekilmiş bir fotoğraftı.Gülüşlerimizin arasına sıkışan huzurumuz yüzümüzü aydınlatmıştı.Buruk bir gülümseme ile arkasını çevirdim fotoğrafın.

'Hep mutlu olan çiçek,gelecek ay geldiğin de daha renkli ve daha güzel açarmış...'

Annem bir edebiyat öğretmeni olması bize de yansımıştı.Abim her bir fotoğrafımızın arkasına yazıyordu böyle şeyleri.

Kutunun içinden benim anaokulunda gösteri için giyindiğim.Lila tütü elbiseli ir fotoğraftı.Peri olmuştum o zaman.Elimde değneğim mutluluk dağıtıyordum.Arkasını çevirdim.

'Yıldızın sihrine inan ki,baktığın yerde görürsün belki değer verdiklerini...'

Tebessüm edip bir diğer fotoğrafı aldım.Babamın,Emre'nin ve abimin beraber balık tutukları zaman çekmiştim.Yine arkasını çevirdim.

'Kardeşlik bağı ya da babalık kan bağı ile değil kalpten gelir.İki oğlum ve bir prensesim var onlara yakışan bir de Gönlüm...Mutluluk sizi bırakmasın...'

Etrafta bulunan fotoğrafları karton kutuya toplayıp kucağıma aldım ve boydan boya olan camdan gecenin arasına serpilmiş mutluluk pırıltılarına baktım.Bazıları sönerken hemen arkalarından başkası ışıldıyordu.Aynıydı yaşamımız.Birimiz giderken birimiz yeni emekler oluyorduk.Düşe kalka,yaşaya yaşaya,göre göre devam ediyorduk.Gittiğimiz yolda kaybediyorduk değerlilerimizi ama kaybettiğimiz gibi arkasından yeni değerliler buluyorduk.

Hayat basitti aslında zorlaştıran bizlerdik.Cahilliğimiz ve bencilliğimiz yüzünden...




Ayağı kalkıp yavaş adımlarla merdivenlere oradan odama ilerledim.Kutuyu dolabın içinde ki  çekmeceye koyup banyoya girdim.Soyunup küvetin içine girdim.Sıcak suyu açıp üzerime akmasını ve yorgunluğumla küveti doldurmasını bekledim.Su dolunca kapatıp geriye doğru yaslanıp vücudumu suyla kapladım.Gözlerimi kapatım derin bir nefes alıp daha da geri yatıp başımı suyun altına soktum.

Çiğerlerimde sızı hissedene kadar suyun altında düşüncelerimin ve üzüntülerimin boğulmasını bekledim.Başımı hızla sudan çıkarıp sesli bir nefes alıp sırtımı küvetin mermerine yaslayıp suyun altında acıyan gözlerimi tavana diktim.




İç çamaşırlarımı giyip uzun kollu saten gecelik takımımı üzerime geçirdim.Saat 1'i geçiyordu ama uykum yoktu ve iki saat sonra hastaneye gitmeliydim.Yani uyumamın bir anlamı yoktu.Mutfağa inip kendime kahve yaptım.Salona geçip kendimi koltuğun yumuşaklığına bırakıp kahvemi yudumlamaya başladım.Havalar soğumaya başlardı haftaya.Sonbahar geliyordu beraberinde yağmuru ve sarını tonları da getiriyordu.Seviyordum sonbaharı.İçimi sonbaharın serinliğini doldurmuştu.Hafifçe titredim.Kahveyi sehpanın üzerine koyup üzerime şemsiyelikten bir şal almak için girişe doğru ilerledim.Şalı bedenime dolarken kapının zili çaldı.Kaşlarımı çattım.Bu saatte kim olabilirdi ki? Berfin gelmiş olabilir mi?Kapıya doğru ilerlemeye başladığımda kapı yumruklanmaya başlandı.Yerimde sıçrayıp olduğum yerde durdum.Kapıda ki her kimse beklemeye başladı.Korku bedenimi ele geçirmek için cesaretimle savaşırken derin bir nefes alıp dikleştim ve kapının kulpunu kavradım.Ve açtım.Karşımda takım elbiseli,kabanlı,kızgın bir Ateş beklemiyordum.Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı.Daha sonra sinirle:

Kelebek ve AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin