"En yakın zamanda"

50 6 0
                                    


Çalan saatle kaşlarımı çatıp sağa doğru dönüp sırt üstü uzandım.Saatin en iğrenç melodisiydi ve insanı çok rahatsız ediyordu.Üç kez çaldıktan sonra durduğun da gözlerimi kırpıştırıp uyuşukluğumu atmaya çalıştım.Dikleşip sırtımı yasladığım da etrafı bakındım ve evim de değildim.Emre'nin odasındaydım.Gözlerimi ovup ayaklarımı yataktan sarkıttım.Ayağı kalkıp odadan çıktım.Mutfaktan sesler geliyordu.Eve gitmem gerekiyordu benim burada ne işim vardı?

Mutfağa girdiğim de Emre'nin tezgahta bir şeyler yaptığını ve ıslık çaldığını fark ettim.İstemsizce tebessüm ettim.Tıpkı eski Pazar kahvaltımız gibiydi gerçi ben kendim geliyordum evimden.Başımı sallayıp boğazımı temizledim.Islığını kesip bana doğru dönüp sırıtarak:

"Günaydın."dedi.

Verdiği sıcaklık ve samimiyetle:

"Günaydın."dedim.

Tezgahta ki tabağı alıp masaya koydu.Salatalıktan kaçırıp kendi ağzına ve bana doğru gelip benim ağzıma koydu.Masaya oturup:

"Burada uyumuş,kalmışım."

Ocağa geri dönüp:

"Evet öyle oldu.Çok mu yorgundun?"

"Yani ,yorgundum."

"Yatağımı da işgal ettiniz Derin hanım."

Yerim de huzursuzca kıpırdanıp:

"Şey yerinden ettiğim için özür dilerim."

Ocakta ki tencerenin altını kapatıp önüme geldi ve hafifce eğilip yanağıma iki parmağının tersiyle dokunup yumuşak sesiyle:

"Sadece takılıyorum Derin.Her zaman işgal edebilirsin."

Elini çekip tezgaha geri döndü.

"Ama bana yardım edersen kahvaltını dalgalarımla zehir etmem."

"Tamam hemen geliyorum."

Banyoya ilerleyip aynanın karşısına geçip:

"Bu kadar zor olmasaydı ..."diye fısıldayıp yüzüme beş altı kez su vurup en son ıslak ellerimi enseme sürüp yüzümü kurulamadan mutfağa ilerledim.Emre'nin yanına gelip:

"Ne eksik?"Diyerek vereceği işi bekledim ama beni cevaplamayıp kaşlarını çattı:

"Şu yüzünü silmeme huyundan nefret ediyorum."deyip kağıt havlu kopardı ve yüzümü silmeye başladı.Şaşkınlıkla sadece bakıyordum.Hemen yüzümde ki elini tutup onu durdurdum.Emre gözlerime delici bakışlar attıp elini indirdi.Kağıt havluyu çöpe atıp doğrama tahtasında ki domatesleri doğramaya başladı.Yutkunup yeni bir havlu alıp yüzümü kuruladım.Çöpe attıktan sonra Emre'nin elinden bıcağı almak için uzandığım da elini geri çekip doğradıklarını tabağa dökmeye başladı.Boğazımda ki kuruluk artmaya kalbim sancımaya başlamıştı.Ona bunları yaşatmaya hakkım yoktu.Ama ben ne yapıyordum? Korkak gibi kaçıp onun üzülmesine engel olmuyordum.Dirseğinden tutup sandalyelerden birine oturttum.Emre gözlerime saf soğuk ile baktı.Yutkunup:

"Emre..."dedim.

Elini kaldırıp beni susturdu.

"Sus Derin yeterince yanıyor zaten."

Kalkmaya yeltendiğin de tekrar tuttum.Gözlerimi kaçırıp:

"Benim hatıralarımda yanıyor,acıyor...Ama saçma salak bi şey var içimde ve ne sana aşık olabilirim ne de seni bırakıp gidebilirim.Yapamıyorum.Yapmam da ama şunu bilmeni isterim herkesin bizi şey gibi bilmesi seni daha çok üzer.Lütfen Emre bunu kendine yapma."Sesim titremeye başlamıştı.

Kelebek ve AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin