Triman kaçmama da yardım etti.
Hayatımı kurtaran askerin adı Triman'mış. Arkadaş olduk. Artık Gündoğdu'nun sanat merkezi özelliğinin kalmadığını, zorbalık memleketine dönüştüğünü söylüyordu.
"Bize katıl!" dedim. "Ulukara'yı yıkacak ve adalete dayalı yeni bir devlet kuracağız."
"Çoktan katıldım bile." dedi göz kırparak. "Bu harekâtın başından beri haberim var. Gündoğdu halkını uzun zamandan beri örgütlüyorum. Kesinlikle sizin yanınızdalar. Halk bıkmış artık."
"Kesinlikle." Triman'a hayranlığım gittikçe artıyordu.
"Ne zaman yola çıkacağız?" dedim.
"Hiçbir zaman! Onları buraya getireceğim." dedi. "Ülke dışında ülke için savaşamazlar değil mi? Marel denen palyaçonun hakkından gelmeleri lazım."
Bir şey demeden yüzüne baktım.
"Bak, eğer Surita, Marel ve yandaşları ölürse, orduları da bize hizmet etmeye başlayacak. Sana işkence edenler bir emrini bekleyecek."
"Ya Kocazirve?" dedim.
"Kocazirve'yi kışkırtan en önemli unsur Gündoğdu. Bir teslim aldık mı bize bir şey diyemezler. Diyeni de kılıçtan geçiririz."
Rahat bir nefes aldım. Her şeye rağmen çok az kalmıştı işte.
...
Savaş başladı.
Halk sokaklara döküldü. Az sayıda asker kısa sürede etkisiz hale getirildi. Sanat Efendilerinin büyük bir çoğunluğu ölmüştü zaten. Bilim Efendilerinden yaralananlar oldu ama çok değil. Kalan on Gündoğdulu selameti kaçmakta buldular.
Dorita Poli'yi merak ederek dışarı çıkmıştı. Kapıdan fırlayanların olduğunu görünce dikkat kesildi. Tüm Seçkinler bağırarak okyanusa doğru koşuyordu fakat Surita hariç. O, duvar dibinden binanın arka tarafına doğru yürüyordu.
"Seni şeytan." dedi içinden Dorita. Surita onu fark etmemişti. Tam yanından geçerken saçından yakaladı. Yere doğru iteledi ve kılıcını ona doğrulttu.
"Yaptıklarının hesabını vereceksin!" dedi.
"Dur! N'olur acı bana!" diye haykırdı köşeye sıkışmış Surita.
"Asla." dedi Dorita. "İktidar hırsın hayatımdan yıllar çaldı benim. Öldürülmelisin."
"Her şey o tohum deposu Erina yüzündendi!"
"Değildi. Yasaklı bir tohumcudan olduğum mutlaka ortaya çıkacaktı. Aptalın tekisin! Bir Kötükulun evine yerleştirebilirdin beni. Başkan olmayan ama gayet Seçkin bir Bilim Efendisi olarak devam ederdin yaşamına. Hiç ayrılmazdık. Ama sen ikimizi de öldürmeyi seçtin Surita. Yapabileceğim bir şey yok."
"Sadece ablan olduğum için..." mırıldandı Surita.
"Hatırın var evet. Yanmayacaksın" dedi Dorita ve Kestane Kılıcı'nı Surita'nın tam kalbine sapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Kentin İsyancısı
Science Fiction"Bundan yüz elli yıl önce, dünya bambaşka bir yermiş Poli. İnsan sayısı çokmuş, milyarlarca insan yaşarmış. Tüm insanlar eşit ve hürmüş. Ülkeler arası bazen çekişmeler olsa bile kimse kimsenin ayağına kapanmak zorunda değilmiş. Bunu tercih edenler a...