29.BÖLÜM
'İyi ki Hayatımdasın'
Hayatta bazı şeyler, alışkanlığın da ötesine geçer. Onu içselleştiririz ve bizim bir parçamız olur adeta. Bir su kadar, yemek kadar, uyku kadar temel ihtiyaçtır bizim için. Mesela kimse bilmez suyu sevip sevmediğini. Ya da biri ben uyumayı sevmiyorum uyumayacağım diyemez. Desin de görelim hatta.
İşte düşünüp taşındım ben de. Poyraz benim için buydu. Ve benim kafamın karışmasının sebebi de buydu. Poyraz benim için suysa Orkun farklı bir tat olan ayrandı. Ya da gece sıkıntıdan ortaya çıkan uyuyamama durumu. Ben ayranı, meyve suyunu ne kadar seversem seveyim susuz yapamazdım. Ya da ne kadar uyumaktan sıkılsam da eninde sonunda uyuyacaktım.
Bir cazibesi yoksa da mecburiyeti vardı. Yoksa onu her gördüğümde nasıl bu kadar heyecanlanabilirdim, görmesem de ölecek gibi hissederim. Gerçi görünce de öyle hissediyordum ya...
İşte tam olarak bahsettiğim şey bu. Kabus da görsek, tatlı rüya da görsek değişmiyordu. Kabustan sonra uyanıyorduk ama eninde sonunda uykumuza geri dönüyorduk.
Poyraz beni ne kadar hırpalarsa hırpalasın, ne kadar üzerse üzsün onsuz yapamıyordum ben. Bu konuda en büyük eleştiriyi yine ben kendime yapıyordum aslında. Okuduğum kitaplarda ve izlediğim dizilerde en fazla bu konuyu eleştirirdim. Poyraz bile olsa bana kötü davranan birini hayatımdan çıkaracağımı iddia ederdim. Belki de Poyraz bana o kitaptaki erkek karakterlerin kızlara yaptığından daha çok kötülük yapmıştı. Ama dediğim gibi asla ondan kopamıyordum. Bir ara ondan nefret edeceğimi düşünmüştüm. Buna o kadar inanmıştım ki çektiğim tüm acıların unutacağımın göstergesi olduğunu düşünüyordum. Ama olmuyordu işte. Geçmişimizin anılarını bile hayatımdan çıkardım. Sınıfımı değiştirdim. Konuşmadım. Ve hatta hayatımda başka biri varmış gibi davrandım.
Canım çıktı o çıkmadı. Aksine tüm bu çabalarım her şeyi daha da berbat etti. Ben hayatım boyunca tatmadığım duyguları yaşadım. Mesela başkasının başına gelse kızacağım ve ayıplayacağım bir duruma düştüm. Çünkü ben her zaman net biri olmuşumdur. Benim için ya siyah vardır ya beyaz. Ya iyi vardır ya kötü. Ya evettir ya da hayır. Birini ya seviyorumdur ya da sevmiyorumdur. Bir de nefret ettiklerim var onların ikinci bir seçeneği yoktur. Kesin nefret ediyorumdur. Bakınız; Çağla!
Ama hayatım öyle allak bullak oldu ki değil siyah beyazdan başka bir renk, tamamen rengarenk oldum. Ben şimdi griye bile razıydım ama hayatımda mordan turuncuya tüm renkler vardı.
Orkun ise tamamen gökkuşağıydı benim için. Kırmızı da ondaydı Sarı da mavi de. Onu gerçekten seviyordum ama bu sevgi bir kaç boyutluydu sanırım. Hem dost gibi hem kardeş hem de şey gibi işte...
Poyraz gibi...
Aynı zamanda güveniyordum da ama şüphelerim de yok değildi. Belki onu hayatımdaki deprem sonrası enkazın ortasında, duygularım karışıkken tanıdığım için böyle hissediyordum belki de o bana böyle yansıtmıştı kendini.
Poyraz'ı dün gördüğümde tüm bu düşünceler zihnime üşüşmüştü. Tabi o sırada Orkun'un attığı mesajın da bunda katkısı olabilirdi.
Poyraz'dan her ne kadar kaçmaya çalışsam da bir yanım hep onun yanında kalmak istiyordu. İşte sorun da buradaydı. Diğer yanım tamamen Orkun'dan yanaydı.
Benim için bir Orkun, Poyraz seçimi yapmak söz konusu değildi olamazdı. Çok af edersiniz ama ben kimim ya? Ben kimim de birini seçiyorum. Ne zamandan beri bu işler böyle oluyor ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜP ŞEKER(TAMAMLANDI)
JugendliteraturGözyaşım bile kirpiklerimde asılı kalmış, düşmeyi reddederken ben bu durumu kendime nasıl yedirebilirdim bilmiyorum. Boş bir parkta, dün gece yağan yağmurun ıslaklığını taşıyan bir bankta başım Nisan'ın omzunda oldukça aciz görünüyor olmalıydım. Gör...