Multimedya: Cem Özkan- Olmayacak Bir Hayal
3.BÖLÜM
'Sorun olmadığına önce kendim inandım, sonra sorunlar bir bir yok oldu '
İnsanın kendini bilmesi güzel şey vesselam... Gereksiz tavırlarla vakit kaybetmiyordu böylece insan en azından. İlk dakikadan beri biliyordum gün bitmeden atarımın biteceğini. Çünkü karşı tarafın elinde güçlü kartları vardı; Poyraz gibi...
Şimdi elimdeki bol mayonezli ve baharatlı bardakta mısırımla halimden memnundum. Eminim Nisan da öyleydi. Her ne kadar bu haliyle nefes tutma rekoru kırmaya çalışıp dayanamayınca nefes alan birinin hüzünlü rahatlamasına benzer bir durumda olsa da...
Abim, Poyraz, Kaan ve Yaman basketbol oynarken ben ve Nisan kenardan izleyip mısırlarımızı yemeyi tercih etmiştik. Nasılsa oynasak hep basket atacaktık ve inanın bu basketleri kendi bileğimizin değil de bizimkilerin bileğinin hakkıyla attığımız için o kadar eğlenceli değildi.
"Küp Şekerim, Balım, gönlümün güvercini bu basket senin için" diye bağırıp topu basket potasına isabet bile ettiremeyen Yaman'a karşılık elimi yumruk yakıp baş parmağımı aşağı salladım.
"Yüzümle basket potasının yerini bile ayırt edemeyen bir insan olarak boyundan büyük işlere kalkışıyorsun Yaman'cım."
Bardağımdaki son kaşığı da ağzıma atıp bardağı kenara koydum. Abimle Kaan, Poyraz'la da yaman takım olmuştu. Poyraz'ın bulunduğu takım her zaman kazanırdı ama aynı zamanda Yaman'ın da bulunduğu her takım kaybederdi. Ve sanırım Yaman'ın etkisi daha fazlaydı ki Poyraz'a rağmen kaybediyorlardı.
Poyraz zaten ona sinirli gibiydi, üstüne bu olay da olunca ensesine geçirdi bir tane "Lan daha topu sektiremiyorsun, üçlük senin neyine! Sana git kenarda otur dedim. Ben tek başıma en azından az fark yerdim. 28'e 3 ne lan!"
Biz onlara gülerken Poyraz'ın sinirli halinin bile yakışıklı olmasından dolayı kalbim de eş zamanlı olarak hızlanmıştı.
"Ne güzel kızıyor görüyor musun?" dedim ateş çıkan gözlerine bakarak. Uzaktım ama olsun...
"Ya Ekim, ne güzel gülüyor, güldüğünde onun gözleri küçülüyor, benim dünyam büyüyor." Nisan'ın şairane ruhu ortaya çıkmıştı yine. Onun bu yanını bilen bir bendim bir de günlüğü. Ben de çok nadir denk gelirdim işte...
Ellerimi bacaklarıma dolayıp başımı, dizlerimin üstüne yatırıp başımı Nisan'a çevirdim.
"Çok güzel seviyorsun Nisan, sevgin saklı kalmayı hak etmiyor ve çok güzel yazıyorsun onlar da dolabında eskimeyi hak etmiyor."
Ben bu şekilde eğilince başımdaki külah gözüme kadar inmişti. Nisan önce onu düzeltti. Sonra yine saçları gibi alev alev yanan sıcak bir gülümseme belirdi yüzünde.
"Şikayet edemem yine de Küp Şeker. Şükrederim ancak elimdekilere. Ekim zaten yanı başımda, fazlasını istemem aç gözlülük olur. Çok düşündüm dün gece. Haklıydın, benim kararlılığım Ekim'in gözlerine düşene kadar sürer ancak. Eğer onu kaybetmeyi göze alacak cesaretim yoksa, ki yok, sessizce durup elimdekilere sahip olduklarıma şükretmeliyim."
Soğuğun da etkisiyle gözlerim yaşlanmıştı sanırım, Nisan'ın söyledikleri sadece dolan yaşları taşırmıştı. Doğrulup derin bir nefes verdim. "Aramızda yalnızca bir yaş var Nisan, bu kadar olgun davranmak zor olmuyor mu senin için?"
"Olgunluğun yaşla pek alakası yok, yaşadıklarınla alakalı sanırım. Babası vefat ettikten sonra insanların gerçek yüzünü en acı şekilde tanımaya başladığım için olgunum." Haklıydı, hayatı acı bir şekilde tecrübe ederek tanımıştı, daha küçücük yaşlarda hem de. Olaylara bakış açımız bu yüzden farklıydı sanırım. Ya da ne bileyim karakterimizden kaynaklanıyordu belki de.
![](https://img.wattpad.com/cover/77947637-288-k873295.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜP ŞEKER(TAMAMLANDI)
Dla nastolatkówGözyaşım bile kirpiklerimde asılı kalmış, düşmeyi reddederken ben bu durumu kendime nasıl yedirebilirdim bilmiyorum. Boş bir parkta, dün gece yağan yağmurun ıslaklığını taşıyan bir bankta başım Nisan'ın omzunda oldukça aciz görünüyor olmalıydım. Gör...