Multimedya: Öylesine koyuyorum. Güzel bir şarkı mutlaka dinlemelisiniz :)
19.BÖLÜM
'Sandığından çok daha fazla değerlisin benim için... '
Her şey tekrar başa dönmüştü sanki, ben tekrar kendimi onlardan, hayatımın merkezi olan insanlardan soyutlamıştım. Çünkü bu defa sadece kızgın değildim. Aynı zamanda da amansız bir utanç tüm bedenimi sarmalamıştı. Diğerlerinin de bu gerçekten haberi var mıydı bilmiyorum. Orkun da bu konu hakkında bir bilgiye sahip değildi.
Şimdi odamda hala tane tane gözyaşı dökerek, kendime kızıyordum. Aklıma sınavların açıklandığı gün beni bahçeye çıkardığında söylediği şey geliyordu. Çağla'nın onu sevdiğimi düşündüğünü söylemişti ama bunu söylerken benim gerçek hislerimi biliyormuş aslında.
Kendimi o kadar aptal ve ezik hissediyordum ki, bu utançla insan içine çıkamazdım. Ve işin ironisi şimdi gidip ona hesap soracak yüzüm bile yoktu.
Abim kapıyı tıklatınca yatağın içine girip arkamı döndüm ve yorganı tepeme kadar çektim. Abimin kapıyı açtığını duyunca nefesimi tuttum. Çünkü nefesim bile titriyordu.
"Güzelim? Bir şey mi oldu?" diye sorunca uyuduğumu sanması için cevap vermedim. Adım seslerini duyduğumda ise gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Tabi bu göz yaşlarımın da beraberinde yanaklarımdan süzülmesi demekti. Abimi görmesem de ne yaptığını tahmin edebiliyordum ya da hissedebiliyordum. Yavaşça yatakta üstüme eğilmişti. Ben uyumadığımı anlamasın diye nefesimi tutmuşken bir süre oyalandı. Sanırım artık uyuduğuma inanmış gidiyorken olmaması gereken bir şey oldu. Nefes alayım derken hıçkırdım. Sonradan yine nefesimi tutmuş olsam da pek bir şey fark etmedi. Abim hızla yorganı tepemden alırken yatağa yüzümü bastırmamın da pek faydası olmuyordu. Kolumdan çekip beni çevirince gözlerimi açmak zorunda kaldım. Tahminen kan çanağına dönmüş gözlerim ve sırılsıklam yanaklarımla abime bakarken sizin de tahmin edebileceğiniz üzere abim şaşkına döndü. Ardından gözlerinde bir ışık huzmesi belirdi ve dişleri gıcırdamaya başladı.
"Sen niye ağlıyorsun bakayım?" Şüpheyle sorduğu sorunun cevabını kendi kendine içinde vermişti aslında ama yanlış cevap olduğunu bilmiyordu.
"O it ne yaptı sana?" diye sorduğunda başımı salladım.
"Bak hala onu koruyorsun?" diye hiddetlendi ama sonra kendini dizginledi. Sesini yumuşatmaya çalışıp "Hadi anlat abine güzelim. Söz veriyorum öldürmeyeceğim. Sadece biraz seveceğim" diyince gülsem mi ağlamaya devam mı etsem bilemedim.
"Bir- bir şey -yap- yapmadı". Dedim kesik kesik, hıçkırıklarımın arasından.
"E o zaman niye ağlıyorsun?" diye sorduktan sonra gözleri şüpheyle bakmaya başladı.
"Yoksa sana gerçekleri mi anlattı?" diye sorduğunda bir an duraksadım. Evet bana gerçekleri anlatmıştı ama kastettiği gerçeklerin bu gerçekler olduğunu sanmıyordum.
Yine başımı salladım onaylamaz bir şekilde.
"E o zaman niye ağlıyorsun?" diyerek isyan etti.
"Yok bir şey" deyip kollarının arasından çıktım. "Abi beni yalnız bırakır mısın?" dedim yüzüne bakmayarak. Çünkü gerçekler aklıma geldikçe utançtan kızarıyordum. Eğer abim de bunu biliyorsa ve ben bunca zaman bu acıyı boşu boşuna çektiysem ne onları affederdim ne de kendimi. Ama içimden bir ses abimin ya da diğerlerinin bunu bilmediğini söylüyordu.
Yatağa girip yine yorganı tepeme kadar çektikten sonra abime arkamı döndüm. Bir süre daha odamda kaldıktan sonra kapının kapanma sesini duydum ve ağlamama kaldığım yerden devam ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜP ŞEKER(TAMAMLANDI)
Teen FictionGözyaşım bile kirpiklerimde asılı kalmış, düşmeyi reddederken ben bu durumu kendime nasıl yedirebilirdim bilmiyorum. Boş bir parkta, dün gece yağan yağmurun ıslaklığını taşıyan bir bankta başım Nisan'ın omzunda oldukça aciz görünüyor olmalıydım. Gör...