Bölüm 36

26K 1.3K 263
                                    

Multimedya: Bölüm şarkısı. Tavsiyem okuduktan sonra izlemeniz. Türkçe altyazılı :) Hatta sakın okumadan açmayın önce okuyun :D

36.BÖLÜM

"Anne bu yumurta birbirinden ayrılmıyor? Belki aşıklardır sarıyla beyazı birbirine ayırmasak mı? Günah" dedim son kez yumurtayı bir kabuktan diğerine geçirmeye çalışırken. Fakat sonuç yine hüsran. Sarısı da beyazıyla birlikte diğer kabuğa geçiş yapmıştı.

"Kızım Poyraz'sızlık iyice başına vurdu. Birbirine aşık etmediğin bir yumurtanın akıyla sarısı kalmıştı zaten. Oysa ben saçmalamanın zirvesini mahalledeki köpeğin kovaladığı kediyi sevgilisinden ayırdığına dair yazdığın senaryoda yaptığını sanmıştım."

Anneme omuz silkerken pudra şekerinin poşetini açtım. Bence kesinlikle öyleydi. Zalim kara köpek, zavallı minnoş kedileri ayırmıştı. Oysa kediler ne güzel cilveleşiyorlardı. Uyuz bitli köpek de kendi yalnızlığını zavallılardan çıkarıyordu işte! Bundan sonra ona ekmek verirsem ne olayım? Gitsin ruh öküzü Ekim Bey versin suyunu da ekmeğini de!

Pudra şekerine parmağımı sokup ağzıma götürdüğümde yüzümün aldığı şekilden annem de benim kadar iyi anlamıştı, pudra şekeri değil de nişasta olduğunu.

"Kızım, daha küp şekerden başka şeker ayrımını yapamıyorsun. Bir de şimdiden sevgili peşine düşmüşsün. Ne kadar aşık olursa olsun 2 sene sonra Poyraz da koyar seni kapının önüne." Diyen anneme hayretle baktım.

"Ne?" diye sordum, duyduklarımı algılayamayarak.

"Ya ağzın öyle açık kalır işte. Çocuk karnını doyuramayan karıyı ne yapsın?"

Annemin acımasız sözlerine karşı gözlerim nemlendi. "Anne ne diyorsun ya? Aşk ve aşçılığı karıştırıyorsun herhalde! Beni karnını doyurayım diye seviyorsa sevmesin zaten!" diye çıkıştım ama hepimiz biliyoruz ki karnını doyurduğumda seveceğini bilseydim dünya mutfağını bile öğreneceğim zamanlar vardı. Gerçi şu an da pek farklı sayılmazdı durum ama biraz daha mantıklıydım. Tamam ben de çok demiyorum zaten biraz.

Annem bana hin bir sırıtışla bakınca benimle dalga geçtiğini anladım. Gözlerimi devirip bu defa doğru olduğunu düşündüğüm pudra şekerini açtım. Evet gerçekten pudra şekeriydi. Annemin yoğurduğu margarin ve yumurtaya döktüm. Zaten nişasta da gerekliymiş. Sonuçta o paket açılacakmış. Onu da annemin söylediği kadar kattım hamura. Diğer malzemeleri de ekleyince annem yoğurmaya başladı. Çekmeceden metal kurabiye aparatını çıkardığım zaman dış kapının kilidinin açılma sesi geldi. Dış kapı mutfağın tam karşısında olduğu için abim içeri girerken göz göze geldik. Ve aynı anda gözlerimizi kaçırdık. Evet aradan bir hafta geçmişti ve biz hala küstük. Gerçi şu son 3 gündür daha sakindi ama hala konuşmuyorduk.

Önceden benimle aynı anda sofraya bile oturmuyor, otursa da bir şekilde laf sokup aramızda tartışma başlatıyordu ve masayı terk ediyordu ama son zamanlarda daha sakindi.

Odasına doğru giderken "Odana geç, geliyorum." Dedi. Annemle birbirimize şaşkınca bakakaldık.

"Anne, desene mutfağa gelin burada konuşun diye." Diye fısıldadım. Tamam abim bugüne kadar bana elini bile kaldırmamıştı ama ne yalan söyleyeyim korkuyordum. Şimdi hepiniz beni de tanıyorsunuz. O bana sayıp sövecek ve ben susacağım? En fazla 3 dakika süre veriyordum kendime sessiz kalmak için. E ben de alttan almayınca abim daha çok sinirlenirdi. İşte sonrasını ben de kestiremiyordum. Sanırım hastaneden çıktığım gün Güney'in iyileşmiş haliyle bile winx club renklerini barındıran yüzünü gördüğüm içindi bu korku.

"Küp Şeker, odaya dedim!" diye tısladığında oflayıp ellerimi masaya silkeledim ve lavaboda yıkadıktan sonra odama geçtim.

Aradan beş dakika bile geçmemişti ki abim kapımı tıklatıp içeri girdi.

KÜP ŞEKER(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin