İki katlı evin içinden hiç olmadığı kadar ses geliyordu. Gece vakti ev ahalisi yatmaya karar vermişlerdi. İşte kıyamette burada koptu.
Azize Veronika'ya misafir odasını vermiş, Leon ile Ali Kemal'in kaynaşabilmesi için de onları Ali Kemal'in odasına yollamıştı.
Leon ise birkaç gündür olduğu gibi Hilal ile yatacağını düşünürken Ali Kemal'i yanında görünce yaygarayı kopardı. İkisi de beş yaşındaki çocuktan farksızdı.
Yorganı çekip duruyor bir de yetmezmiş gibi birbirlerini itiyorlardı. Sonunda ikisi de aynı anda bağırdı.
"Ana!"
"Mitera!"
Azize ve Veronika odaya nasıl geldiklerini bilemediler. Hasibe Ana ve kızlarda toplanmıştı. Odaya girdiklerinde kızlar kahkahayı patlattı.
Leon yorganla birlikte yerde,Ali Kemal ise yataktan sarkmış şekilde yorganın ucundan tutuyordu.
"Oğlum ne bu haliniz? Neyi paylaşamadınız?"
"Leon ne oluyor burada? 5 yaşındasınız da biz mi bilmiyoruz."
İki kadın bıkkınlıkla baktılar birbirlerine. Bu kadar huysuzlanacaklarını tahmin etmemişlerdi. Yıldız gülmesini bastırmaya çalışırken Hilal alaycı bir şekilde konuştu.
"Siz hiç merak etmeyin hanımlar. Ablaları onlara şimdi süt kaynatır, içince bir güzel uyurlar."
Ali Kemal ve Leon hariç herkes gülüyordu. Onlar gülerken odayı kalın ses kapladı.
"Çok komik!!"Onlar bir şekilde anlaşıp sakinleştiklerinde Leon uzun süredir aklında olan konuşmayı yapmaya karar verdi. İkisini de uyku tutmamıştı zaten.
"Mücadele sürüyor, sen ne yapacaksın? Katılacak mısın orduya? "Ali Kemal sıkıntıyla iç çekti. Ne yapacağını bilemese de kararlı gözükmeye çalıştı.
"Katılacağım tabii. Başka bir seçeneğim mi var. Ayrıca artık teğmen olmadığına göre Kuvvacılardan olduğumu bilmelisin.""Kuvvacı olduğunu anlamak zor değil inan. Ayrıca postahane olayını da unutmamak lazım." cümleyi bitirdiğinde durgunlaştı. O gün ne kadar da kolay rest çekmişti ağabeyine. Ölüme gideceğini bile bile tutuklamaya kalkmıştı onu.
"Hani şu askerlik! hünerlerini sergilediğin gece. Çok karizmatik hareketlerdi teğmen. Takdir ettim doğrusu."
Ali Kemal ise her zaman ki gibi işin dalgasındaydı. Leon'un mahcubiyetini görebiliyor, canını sıkmak istemiyordu.
"Ya ne karizmatiklikti, Tanrı aşkına vuruldum o gece ben. Hoş iyi ki de vurulmuşum."
Leon'un dediğine şaşırdı Ali Kemal. Delirdiğini düşündü, anlık."Bizim minik serçeyi anlamışsındır artık. Deli cesareti var onda. Gözü döndüğü zaman her şeyi yapar. Ki yaptı da."
"Ne demek yaptı? Beni vurdu sadece. Kendini hücreye attırması dışında ne deliliği oldu ki?"
"Sen öyle san. Sizin ayrı olduğunuz iki ayda silah kullanmasını öğrenmiş. Gece eve dönerken baskın yedik, çalgıcılar da vardı. Hilal bir anda kayboldu ortalıktan. Çığlık sesi geldi, ardından da üç el ateş sesi. Koştum, gittim. Hilal'e bir şey oldu sandım ama yanılmışım. Bizim ki indirmiş sizin üç askeri."
Leon duydukları ile neye uğradığını şaşırdı. Hilal ne yaşamıştı iki ay içinde.
"Senin casus olduğun ortaya çıkınca yıkıldı zaten,biliyorsun. Hastahaneden çıktıktan sonra o eski Hilal'den eser kalmadı. Rengi gitti, gözlerinin feri kayboldu. Sanki senle beraber iyi Hilal'de çıkmıştı hayatımızdan. Zaten siz durdurmasaydınız hepimizden habersiz kaçıyordu Ankara'ya. "
"A-ama o nasıl? Aklım almıyor Ali Kemal. Ama şimdi vazgeçti değil mi? Yoksa ben mümkünatı yok koruyamam onu Yunan Hükümeti'nden. "
"Senle barıştığından beri eski Hilal geri geldi. O gün hakkında konuşmak bile istemiyor artık. Şimdi bırak Hilal'i de. Siz ne yapacaksınız? Kalacak mısınız İzmir'de? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVTÍO
FanfictionDayanacak gücüm kalmadığını hissettiğimde yerle buluşmam uzun sürmedi. O gitmişti, ben bitmiştim. Peki ya bizim hikayemiz?