HİCRAN

386 31 11
                                    

Neydi beni sınırlayan? Kalbimin, düşüncelerimin kollarına prangalar vuran? Şu naçizane ömrümde neydi beni ben yapan hakikat?
Gerçekler ne kadar acıtsa da değiştirilmez hükümleri vardır. Ben bir gerçeği öğrendim dün. Ağabeyim.
Yıllarca hasretini çektikten sonra, acısıyla baş etmeye çalıştıktan sonra bir anda onu canlı görmek. Düşman milletin tarafında olduğunu bilmek ve bu uğurda kaç defa karşı karşıya gelip içinden öldürmek istemek.
Ben ki babası general bir asker; yıllar boyu hakikatın bildiğimizin, sınırlandırdığımızın dışında olduğuna inandığım için askerlikten, savaştan ve en önemlisi zulümden yana olmadım. Ben hiçbir zaman asker olmak istemedim.
Asker onursuzdur. Vazifeye duyduğu onuru, insanlığa duyduğu onura tercih eder. Gerçek haklıyı göremez hâle gelirse bir caniden farkı kalmaz. Ve ben Yunan Ordu'ları Teğmeni Leonidas, cani olmaktan vazgeçtim.
Bu hayat ki; doğan Güneş, kıyıya vuran dalgaların sahibi masmavi deniz, hudutlarla çevrelediğimiz ve sahiplendiğimiz toprak. Hiçbir zaman birine ait olmadı, olmayacak.
Dünya hiçbir felaketinde milletlere, ülkelere ayrım yapmayacak, hiçbirimizi kayırmayacak.
Ve insanlar o hep doyuramadıkları nefsin kurbanı olmaya, kendilerini kandırmaya devam edecekler.
Bir savaş, bir yıkım içinde ben yıllarımı buldum. Öz benliğimi geri kazandım. Annemin acısına son olacak ağabeyimi buldum. Ben haksız bir savaş içerisinde gönlüme eş, sırtıma çınar buldum.
Babam yıllarca bir yalanla acı çektirdi hepimize. Varlığından bile haberi olmadığı evladının cansız bedenini gördüğünü söyledi. Benim babam asla ama asla bir baba olamadı. Komutan oldu, ordular, savaşlar yönetti fakat hiçbir zaman ne adam olabildi ne de baba.
Yanımda yürüyen silüet. Bir nefret azalır mı gün geçtikçe? Dövüştüğüm ve dövmekten hiç çekinmediğim düşmanım; Ali Kemal. Şimdi ise benim için Dimitri.
Artık miteramın acıları dinecek, artık ağlamayacak evlat özlemiyle. Artık haksızlıklar bitecek. Düşman geldiğimiz bu şehirde bundan sonra asıl düşmanlar ceza çekecek, bedel ödeyecek.
*********
Konağın kapısı sertçe çalındı. Hizmetli telaşla açtı kapıyı. Leon ve Ali Kemal direk içeri girdiler. Acele ediyorlardı. Birkaç asker Ali Kemal'i görünce hareketlendiler fakat Leon onları sertçe uyardı. Kimse ağabeyine dokunamazdı.
" Miteram nerede?"
" Odasındalar efendim."
" Kimse rahatsız etmeyecek. Hiç kimse yukarı çıkmayacak. Anlaşıldı mı?"
"A-anlaşıldı efendim."
Ali Kemal güldü Leon'un aslan kesilmiş haline. Koşar adım yukarı çıktılar. Ali Kemal ise endişeliydi. Ne yapacağını, Nasıl davranacağını bilemiyordu. Ne laflar etmişti önceden kadına. Verip veriştirmiş, düşünmeden hareket etmişti. Sahi, nereden bilebilirdi ki ailesinin onlar olduğunu. Bilebilseydi şimdi bu durumda mı olurdu.
Kapının önüne geldiklerinde ister istemez durakladı. Vazgeçecek gibi oldu, gitmeye yeltendi. Leon tuttu kolundan, anlıyordu onu. Sarıldı ağabeyine.
"Bilirim zor fakat artık Zaman'ı geldi. Merak etme, seni bekliyor o yıllardır. Her şey çok güzel olacak. "
Leon yavaşça açtı kapıyı. Ali Kemal o çağırınca gelecekti. Kapıyı aralık bırakmıştı duyması için onları. Veronika oğluna sıkıca sarıldı, yorulmuştu kadın. Her daim savaş içinde olmaktan, kendine her seferinde yenik düşmekten yorulmuştu. Leon yatağa oturtturdu Veronika'yı. Ellerini kavradı. Usul usul yaklaştı.
" Ben senin içindeki hasreti de, yorulduğunu da bilirim Mitera. Kalbindeki kor yangını hissederim. Biliyor musun bende çok özlüyorum ağabeyimi. Daha doğrusu özlüyordum."
Yadırgadı kadın. Ne demek özlüyordum? Leon vazgeçmiş olamazdı ağabeyinden. En azından onun hatırasına tutunmayı bırakmazdı, bırakmamalıydı.
"Ne demek özlüyordum Leon. Ağabeyinden vaz mı geçtin sen? Onun hatırasına en azından tutunamaz mıydın oğlum?"
Leon gülümsedi annesine. Sevineceksin Dedi içinden. O sırada Ali Kemal girdi içeri.
"Hatırama tutunmak mı? Canlı iken bunu yapmanız pek hoş olmaz. İlla tutunacaksanız ben buradayım işte."
Veronika anlam veremedi ilk başta. Şaşırdı, latife ettiklerini sandı. Fakat bu acıyla latife olmazdı ki. Sen diyebildi sadece. Ağlamaya başladı, sessiz bir ağlayıştı bu.
"Ben küçükken köyüme saldırmışlar benim. Yakmışlar her tarafı. General Cevdet bulmuş beni bir kilerin içinde. Ağlıyormuşum. Benden başka tek bir Allah'ın kulu kalmamış köyde. Onlar sahiplendiler beni. Büyüttüler."
Ali Kemal de ağlamaya başlamıştı. Veronika inanmaz gözlerle bakıyordu her iki oğluna da. Aklına gelen ile Ali Kemal'in yanına gitti. Gömleğinin düğmelerini hem ağlıyor hem açıyordu. Üçünün de ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu bile. Yanık izini gördüğünde donakaldı.
Tüm vücudu kaskatı kesildi. Yavaşça kollarını sardı Ali Kemal'e. Sarılmasına karşılık kısa sürmedi.
" Affet beni n'olur? Ben seni koruyamadım. Affet beni."
Veronika sayıklıyordu adeta. Yıllardı çektiği hasret ve vicdan azabına dayanamamıştı kadın. Yıllarca koruyamadım evladımı diyerek kendini harap etmişti. Kokusunu içine çekti. Derin derin soludu o melek kokuyu. Aynıydı hâlâ. Hâlâ o küçük minik masum bedenin kokusu vardı üzerinde. Ne kadar kaldılar öyle bilinmez. Hıçkırıklar yerini derin iç çekişlere bıraktı. Göz pınarları duruldu. Üçü oturdular minik masaya.
Veronika tuttu iki oğlunun da elini. Hepsi biliyordu konuşulacak çok şey vardı fakat hiçbirinin canı istemedi bunu. Bu anın hasretiyle yaşamışlardı yıllarca.
Ali Kemal kendini bir yere hiç bu kadar ait hissetmemişti. Leon ve Veronika ise tamamlandıklarını anladılar. Derin sessizliği Ali Kemal bozdu.
"Baştan söyleyeyim, sizi kabul ederim, yıllardır sizi aradım sonunda buldum. Asla sırt çeviremem fakat ben Türk'üm. Başka hakikatim olamaz."
Leon ağabeyinin kaygısını anlayışla karşıladı. Elbette çok zordu, ağırdı bu. Şakaya vurdu o da ağabeyini rahatlatmak adına.
"Bak Mitera bu isabet oldu. Bunun gibi bir kalası mümkünatı yok açıklayamazdık Helenlere."
Veronika kahkaha attı, Ali Kemal ise sahte bir sinir sergiledi.
"Leon efendi sen hiç ağabey dayağı yemedin, kaşınıyorsun galiba."
Bu minik tehdit bile çok büyük bir anlam taşıyordu Leon için. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Ali Kemal kahkaha attı. Veronika ise Meryem Ana'ya teşekkür etti.

Ana oğlu da kavuşturduğumuza göre geçiş bölümlerini tamamlamış oluyoruz.
Evet bölüm pek bir minnoş oldu gibi geldi bana. Sizce Nasıl Can'ım okurimou'lar?
Oy vermeyi ve yorumları unutmayın. Sizi seviyore.

AVTÍOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin