37 / Senin İçin, Harry

1.4K 147 252
                                    

Harry

Cumartesi günü öğleden sonrasıydı. Akşam için prova yapıyorduk ve herkesin keyfi olması gerektiği kadar yerindeydi. Akustik bir parçayı çalışıyorken sessize almayı unuttuğum telefonum çalmaya başlayınca mahcup bir tavırla onlardan özür diledim. Arayan Lisa'ydı. Provanın ortasında onunla konuşamazdım, aramasını meşgule verip telefonumu titreşime aldım.

Hafta içi kasabaya gelmek büyük ihtimalle başını belaya sokmuştu. Ona bunu yapmamasını söylesem de bunun bir tür macera olduğunu ve adrenalini sevdiğini söyleyerek açıklamıştı bu saçma davranışını. Bu akşam gelemeyeceğini zaten tahmin ediyordum yani.

Şarkıya en baştan başladık fakat devamlı titreyen telefonum konsantre olmamı engelliyordu. Şarkı bitene kadar zor sabrettim, sonra çocuklardan izin istedim. Onlar birer bira içmek için bara doğru ilerlerken ben sahnenin arkasına yürüdüm. Birkaç dakikadır durmaksızın çalan telefonumu açarken ellerimi bir hayli uzamış saçlarımın arasından geçirdim.

"Ne var, Lisa? Provanın içine ettin!"

"Harry, oradan çıkman gerek. Hemen!" Sesi telaşlıydı, beni endişelendirecek kadar hem de. Nedense aklıma gelen ilk şey Olivia olmuştu, yoksa yine Lisa'ya zarar vermeye mi çalışmıştı?

"Ne saçmalıyorsun?" diye sorarken elimi belime koyup derin bir soluk verdim. Ciddi olsa iyi olurdu, böyle bir şakayı çekecek halim yoktu.

"Harry, biri... Tanrım! Açıklama yapacak zaman değil. Babam--"

Arkamda bir gürültü duyunca oraya doğru döndüm ve barın içinde bir hengamenin döndüğünü, birinin bağırıp çağırdığını gördüm. Biri, bir adam tükürükler saçarak küfrediyordu, sonra o da beni gördü. Beni tanıdığını hemen anladım.

"Seni or*spu çocuğu!" Sandalyelerden birini kaptığı gibi bana, sahneye fırlattı. Kaçınmama gerek kalmasa da sandalye sahnenin önüne çarpıp parçalandığında irkildim. Telefonun öbür ucundan Lisa'nın hala bir şeyler zırvaladığını duyuyordum. Kendimi korumak için ellerime ihtiyacım olduğundan telefonu hemen cebime attım.

Adam bu sırada koşarak sahneye çıktı, merdivenleri kullanmaya bile zahmet etmedi. Sanki bir anda karşıma dikilmişti.

"Sana kardeşimden uzak durmanı söylemiştim."Yumruğunu öfkeden gözü dönmüş bir şekilde savurduğunda onu savuşturmak beklediğimden kolay olmuştu. Kontrolden çıkmış öfkesi düşünmesini engelliyor, hamlelerini umursamazca savuruyordu. Yine de birkaç kereden sonra kaşıma attığı yumrukla sendeledim. Yüzümü saklamayı akıl ettim ve iki büklüm olup ona arkamı döndüm. Şüphe yoktu ki bu adam Lisa'nın ağabeyiydi.

Omzumdan tutup beni kendisine çevirdi, neden karşı koymadığımı bilmiyordum fakat dudağım attığı yumrukla patlayınca kendime bunun için afilli bir küfür savurdum. Kan tadını alınca onu yere tükürüp adamla arama bir mesafe koymayı başardım. Elindeki şeyi kaldırıp bana gösterirken bu mesafeyi aslında onun bana verdiğini anladım.

"Bu ne demek oluyor, seni piç! Onunla görüştüğün yetmiyor, bir de bunları görüntülüyor musun? Bir de utanmadan bunları evimizin duvarlarına mı yapıştırıyorsun?"

"Ne?" derken gözlerimi kısıp elinde tuttuğu kağıda, üzerindeki fotoğrafa baktım dikkatle. Fotoğrafta kendimi gördüm, bir de bacaklarımın arasına kafasını iyice eğmiş Lisa vardı. Tanrım, hayır.

"Bırak bu ayakları, Styles." Bununla beni hızla kendisiyle sahnenin arkasındaki kolonlardan birinin arasına sıkıştırdı. Başımı ellerimin arasına almak konusunda atik davrandım, adam dizini karnıma geçirirken acıyla dudağımı dişledim. Parmaklarını saçlarıma sokup onları sertçe çekti, başımı arkaya yatırdı. Yüzümü vuracak diye gözlerimi kapatıp acıyla yutkundum. Az önce kendi kanımı yutmuştum. Midem kalktı,şiddetle öğürdüm. Adam kulağıma kadar eğildi.

The Lucky Coin | StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin