Harry
Kitapçı dükkanından çıktığımda bir süre yanlış yöne yürüdüğümü fark etmemiştim. Aklımda artık dilek gerçekleştirme konusunda ciddi sorunları olan lanet bozuk para yoktu. Neden dileğimi düzgün bir şekilde gerçekleştirmediğini de merak etmiyordum. Zihnimde hala o kızın bilmiş surat ifadesi, kulaklarımda hala bizim şarkımızı mırıldanan sesi vardı. Beni tanıyordu. Gerçek beni. Bir zamanlar herkesin tanıdığı Harry Styles'ı.
Ayaklarım beni istemeden, belki de iç güdüsel olarak dilek havuzuna getirmişti. Kenarında durup suyun içine bakarken kaşlarım çatıktı. Neden beni tanıyordu? Gidip dünyadaki en hastalıklı uğur parasına çatmış olmalıydım. Bana hayal ettiğimin tam tersi bir hayat vermişti ve bir de beni, beni hala tanıyan insanlarla uğraşmak zorunda bırakmıştı.
Daha düzgün düşünebilmek için başımı iki yana sallayıp gözlerimi iyice havuza odaklamıştım. Günler önce, kendimi bu yeni dünyada bulduğumda da buraya gelmiş, parayı bulmayı ummuştum ama havuzun dibi bomboştu.
O paranın peşini bırakmayacaktım. Ne olursa olsun, dileğimi yerine getirmesini sağlayacaktım.
Yumruklarımı sıkmış suya bakarken yanımdan birkaç kadın fısıldaşarak geçti. Biri omzuma dokunup iyi olup olmadığımı bile sordu.Onlara cevap veremeyecek kadar öfkeliydim.
***
Düşünecek çok zamanım vardı. Kimse aramıyordu. Kimse nerede olduğumu,nasıl olduğumu sormuyordu. İnsanların arasında bir hayalet gibi yürüyordum. Alışveriş yaparken kasadaki kız bile suratıma bakmıyordu. Hiç kimseydim. Tam da istediğim gibi.
Ertesi gün, yılın son günü yeni bir kararla uyanmıştım. Bana verilen bu geçici hayata alışmam gerekiyordu. Parayı bulacaktım, evet,ama halletmem gereken şeyleri de ertelemeyecektim. Gemma'yı bulmalı, sorunu neyse öğrenmeliydim. Belki ona olanları anlatırdım, belki bana inanırdı ve bana yardım bile ederdi.
Lisa'yla aramda her ne halt oluyorsa bunu da çözecektim. Son bir haftadır ondan kaçınıyordum, aramalarını yanıtlamıyor, mesajlarını görmezden geliyordum. Az önce beni merak eden kimse olmadığını söylediğimi biliyorum. Lisa da beni merak etmiyordu. Sadece devamlı ne yaptığını yazıyordu. Sürekli bana rapor veriyor gibiydi. Aramızda nasıl manyakça bir ilişki olduğunu gün geçtikçe daha da merak eder olmuştum.
O sabah kalktığımda kar tüm yoğunluğuyla yağmaya devam ediyordu.Boş buzdolabında yiyecek hiçbir şey bulamadığımda keyfimin kaçmasına izin vermedim. Arkalarda kalmış, belli ki unutulmuş bir elma bulduğuma şükrettim ve çürümüş yarısını kesip onunla kahvaltımı ettim.
İlk işim Gemma'yı aramak olmuştu. Telefonu hala kapalıydı. Aklıma kötü şeyler gelmesine fırsat vermeden ve bir kez bile bunu düşünmeden Lisa'nın numarasını tuşladım. Kendimi onun haklı sitemlerini duymaya hazırlamıştım ki Lisa aramayı yanıtladığı anda onun neşesi hattın öbür ucundan bana ulaştı.
"Hayatta olmana sevindim!"
"Şey, evet. Ben biraz..."
"Meşguldün." diye tamamladı beni. Başımı salladım, sonra ne söyleyeceğimi düşünmeye başladım. Sessizlik uzun sürmedi.
"Ben de sana geliyordum. Kahvaltı ettin mi?"
Yaklaşık beş dakika sonra ellerinde sıcak kahve ve çörek dolu paketlerle kapımdaydı. Aldıklarını tezgaha sıralarken bir yılbaşı şarkısı mırıldanıyordu. Uzun tabureye tüneyip onu izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Lucky Coin | Styles
FanficBir dilek tutmuştu. Gerçekleşecekti belki Ama olmayacak mıydı bir bedeli? Çaldıysa bir başkasının dileğini.. * © o-ophelia 2016