- Bej köşkümsü , hatta neredeyse köşk olarak çağrılmayı hak edecek binaya doğru ilerlerken , en son gördüğüm zamana kıyasla ne kadar değiştiğini düşünüyordum... Bahçedeki beyaz yapı gitmiş yerine yapma bir gölle çevirili küçük bir park gelmişti. Bahçedeki çiçeklerin rengi de hatırladığımdan farklıydı. Çiçekler eskisinden farlı olarak tek renkle değil , pastel renklerın güzel kombinasyonuyla gök kuşağı görüntüsü oluşturacak şekilde dizilmişti. Emek sarf edilmişti hemde gereğinden fazla... Babam insanı rahatlatan şeylerden hoşanan birimi olmuştu , biricik oğlundan ayrıldığı için ? Belki... Evleriyse – yani benimde evim sayılırdı. -eski gösterişi yeterli değilmişçesine daha da gösterişli bir şekilde dekore edilmişti. Bejin üzerinde mermer beyazıyla , el yapımı olduğu belli olan oymalar duvara eklenmişti. Belki önceden de böyleydi. Bilmiyorum... O günden sonra bu evle ilgili herşeyi aklımdan silmiştim, yada kendimi kandırıyordum. Kendime herzaman söylediğim destekleyici sözü, kendime gelmek için tekrar ettim '' Yaşadığın zaman önemli , ne geçmiş , ne gelecek ''. Bunu ne zaman acılarımı unutmak istesem söylerdim. Ama artık kendim olmadığımı hissettiğim her durumda kullanıyordum. İnsanların tabiriyle cennetten bir parça gibi duran bu eve bakmayı bırakıp , kırık taşlarla dekore edilmiş yolda yürümeye devam ettim. Ama ne kadar çabalasam da aklımdan çımayan tek bir şey vardı : ' Sanki ben hiç burda olmamışım gibi ' . Beni hatıratacak hiç bir şey yoktu. Burada bir zamanlar bulunduğumu kanıtlayacak hiç Bir şey yoktu. Bu sefer sesli bi şekilde ' Sanki hiç olmamışçasına ' diye mırıldandım. ( ve evet öyle bir şey var ) Sanki hayatım altüst edilmemişçesine , sanki tüm şuclu benmişim gibi bu evin bu mutlu görünümü katlanılamazdı. Bana kalbim olduğunu hatırlatacak bir acı veriyordu. Kendimi evin nezaman değiştiğini merak etmekten alamadım. Ben 12 yaşında Amerikaya terk edildiğimdemi yoksa benden bir yıl sonra Kanada ya giden abimle mi bu değişime başlamıştı. Bu ev kimi silmek , kimi unutturmak için değişmişti.
Tabi ki seni...
İç sesim yine doğruyu söylüyordu. İkimizde yurt dışına gönderilsekte , gönderilme nedenlerimiz oldukça farklıydı. Abim, babamın işlerininin başına geçmek için gönderilmişti. Bense ...
Abimi düşünmekten hoşanmasamda , bir kaç dakika önce üstünde olduğum puppyle aynı yaşta olmalıydı. Lanet olsun ! Düşünmeyi bırakmalıyım.
Onu özledin!
Konuşan bilinç altımdı. İç sesimle ben her nekadar onu yalanlasakta olan buydu. Lanet olasını özlemiştim. Devam et ! Evet onu özlemiştim ama ona olan nefretim özlemimi bastıracak düzeydeydi. Onun yüzünden başıma gelenler , tek şuçlanan ben olduğumda sesini çıkarmayışı , her gün terk edilmişlik ve gereksizlik duygusuyla uyanmak, hayatımın şimdi lanet bi oyundan farkı olmayışı, bunlar onun suçuydu. Her nekadar bilinç altımın dediğine göre onu özlemişte olsam , onun için kullanacağım tek kelime ' nefret ' ti. Ona beslememe izin verdiğim tek duygu nefretti. Ona besleyebileceğim tek şey nefretti. Onun için hissedebileceğim tek şey... Yalan ! İç sesimi duymazdan gelmeme yardımcı olan sese teşekkür ederim;
'' Efendim ! Dik-'' Ne demeye çalıtığını önümdeki kapıya kafa attığım an anladım. Rezil olmuştum ama umrumda değildi. Ben kuklacıydım onlarsa kuklalarım. Onların önünde utanmayacaktım. Yinede kısa süre önce üstüne oturduğum çocuğun burda olmamasını dilemekten kendimi alıkoyamadım. Olan şey benim için komikmişçesine elimle kafamı kaşıyım küçük çaplı bir kahkaha attım. Kapı açmış bana bakan hizmetlinin sırıttığını gördüğümdeyse ona kendine gelmesini söyleyen bir bakış attım ve içeri girdim. İçide dışı kadar görkemliydi ve beni unutmuştu. İçerisi dışarıdan farklı olarak daha koyu renklere sahipti. Kahverengi ve siyahla süslenmiş ahşap salona bakarken bir ses düşüncelerimi böldü. Buna cürret eden de kimdi ? Kafamı kaldırmamla 'Kim' soy adının asıl sahibiyle karşılaştım yani benim babamla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
Teen FictionAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...