Kim Ji Young ; ana karakter.
Kim Tae Hyun ; Ji Young'un abisi.
Cha Seung Yoon ; Ji Young'la ilgilenen , evdeki görevli.
Lee Jung Woo; Ji Young'un okulundaki çocuk.
' Beni özledin mi Ji Young? '' tüm ihtişamıyla karşımda duran kişi, idare edemediğim iki kişi yetmezmiş gibi umutlu gözlerle bana bakıyordu. Beni bırakıp gittiğini unutmuş gözlerle... Bakmaktan kendimi alamadığım dalgalı kahverengi gözlerini sevgiyle doldurmuş ve gözlerime sabitlemişti. Ne yapacağım hakkında hiç bir düşüncem olmamasına neden olan kişi '' Abim.'' di...
Özlememe rağmen kendime itiraf edemediğim , abimdi... Bana iyice yaklaşırken ğöğüsümden çıkıcakmışcasına atan kalbime kızıyordum. O beni bırakıp gitmişti.
'' O seni bırakıp gitti !! '' diye haykıran iç sesim onun arkasına bakmadan gittiği anı unutmama el vermiyordu. Şuan da yaşanıyormuş gibi acı çekmeme yol açıyordu. Güvendiğim tek insanın beni bırakıp gitmesi , kalbimde ki yerini ilk günkü gibi koruyan bir yara açmıştı. Aklımdan silmek istediğim hatıralar onu görmemle geri gelmişti. İçimde sakladığım güçsüzlüğün kaynağı yerini ; gözlerimden akan su damlalarına bırakmıştı.
'' Ağlıyormusun? '' cevap vermedim. Ne diye bilirdim ki , onu unutmak için hayatımı berbat ettiğimi mi söylemeliydim ona ? Ya da o gittikten sonra ne kadar değiştiğimi ? Ona nekadar kızgın olduğumu? Söylemek istediğim onlarca şey varken birini seçip söyleyemezdim. Bazılarını ise söylememeliydim. Kalbimin onu görünce hala hızlandığı gibi şeyleri... Sadece onun karşısında acız olmak değildi , bunu söyleyemememe yol açan korku , beni sevenler vardı hayatımda ... Abimin bana yaptığı gibi ben onları bırakmayacaktım. Kalplerinde dolması zor bir boşluk oluşturmayacaktım. Ya da öldürmeyecektim , hislerini...
Yüzüme dokunan elleri okadar sıcaktı ki, bi yere gidemediğim için seviniyordum adeta ... Benden uzun olduğu için egiliyordu. Kahverengi gözlerini örten ; kahverengi şaçları, rüzgara maruz kalmış gibi dalgalanıyordu. '' Konuşabilirmiyiz , Ji Young ? '' Hipnoz olmuşçasına konrtolsuz kalan zihnim, evet dememe yol açmak üzereyken , zihnimde yankılanan sözler herzamankinden daha acımazsızdı şuan..
'' Seni bırakıp gitti. Arkasına bakmadan gitti. Babası için seni bıraktı. Yalanlarına aşık olduğun birisi tarafından kandırıldığını unuttun mu ? '' unutmamıştım. Içimdeki aydinligi karanlıga çeviren kişiyi nasıl unutabilirdim ki ? Hayallerimi yıkan kişiyi ? Onu affetmek için kapılarını açan kalbim, aynı hızda kapılarını kapatmıştı.
Gözlerimi gözlerine diktim. Gözlerimdeki yaşları umursamadan , gözlerindeki perişanlığı görmezden gelerek '' Seninle konuşacak hiç birşeyim yok benim ! Dokunma bana !! ''diye tıslarcasına yüzüne doğru haykırdım. Ama istediğim kadar güçlü çıkmamıştı sesim. Kalbim ' İstediğim bu değil. ' derken , kalbime ne kadar karşı gelebildiysem o kadar güçlü çıkmıştı sesim. Ama dediklerimden pişman değildim. Söylemem gerekenleri söylemiştim.
Yüzümden düşen eli; kanıyordu sanki , akan her damlayla yeri delercesenine... Onu itip merdivenlerden koşarak çıktım. Arkama bakmadım, baksaydım daha fazla savaşamazdım kendimle , kimin kazanacağını bilmeme rağmen yeterince şavaşmıştım zaten. Ahşap merdivene çarpan ayaklarımın çıkardığı ses , tek sesti ; gözyaşlarımın yıkadığı havayı dolduran...
Odaya girer girmez kapıyı kapattım ve arkasına yaslandım. Açılmasından korkuyordum. Benim odamla abimin odası birbirine açılan kapılarla, birbirine bağlıydı. Bu bile korkutuyordu beni , gücümü kaybedeceğim düşüncesiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
JugendliteraturAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...