Kim Ji Young ; ana karakter.
Kim Tae Hyun ; Ji Young'un abisi.
Cha Seung Yoon ; Ji Young'la ilgilenen , evdeki görevli.
Lee Jung Woo; Ji Young'un okulundaki çocuk.
Hikaye sonunda kitap tanıtımları vardır birini şeçmeniz rica olunur. Ayrıca '' Onun Olmak '' adlı hikayeye devam ediyorum. Bakabilirsiniz.
Lee Jung Woon'un ağzından ;
Ondan nefret etmek istiyordum. Benim elde edemediğim herşeyi kolayca elde ediyordu. Ama edemiyordum. O tıpkı bir çocuk gibiydi ve ona kötü davranmak sevdiğim adama ihanet ediyormuşum hissi veriyordu.
Seung Hoon ' da onu seviyordu. Tıpkı karşılıksız aşkımın sahibi olan adam gibi..
Merak etmiştim. O kadar çabalamama rağmen beni değil , bir zamanlar sevdiği çocuğu. Neden ben değil de o olduğunu merak etmiştim. Gözyaşlarının nedeni olamadığım için hayata sitem etmiştim.
Bir kış günü görmüştüm onu. O zamanlar Kanada ' daydım. Babam Seung Hoon'un annesiyle evlenmeden önce , Kanada ile Kore arasında gidip gelirdik. Bir banka oturmuş ağlıyordu. Onu gördüğüm anda anlamıştım. Son zamanlarda yaptığı tek şeyin ağlamak olduğunu. O an bile güzeldi. Buydu zaten gözümü ondan alamamın nedeni. Gerçi her haliyle güzeldi , benim için. Bir süre izlemiştim, kahverengi gözlerini. Acıyla sarmalanmış gözleri dikkatimi çekmişti. Çünkü tek görebildiğim acıydı. Onun dışında boştu gözleri. Annesi tarafından terk edilmiş çocuklar gibi bakıyordu bana. Adeta onu sevmem için yalvarıyordu.
Birkaç gün sonra babamın iş yerine gelmişti. Parkta gördüğüm çocuktan tamamen farklıydı. Ağlamıyordu. Ne acı vardı gözlerinde ne üzüntü. Bomboştu. Dikkatimi çekmişti. Merak etmeye başlamıştım onu. Yattığım yada göz gezdirdiğim hiç kimse gibi değildi. Bir bakışta anlaşılıyordu , o izin vermeden ona ulaşamayacağınız. Belki hırstı bir zamanlar , bana onu hayal ettiren. Onun kalbine girme hırsıydı. Hiç Bir şey yapmaktan hoşlanmayan ben onu görmek için her gün şirkete gidiyordum. Farkında değildim o zamanlar , ona aşık olduğumun... Hırs olarak adlandırdığım duygunun aslında aşk olduğunu bilmiyordum.
Sarhoş olduğuna hep yanıma gelirdi. Kızardım ona .Onu sevdiğimi biliyordu. Buna rağmen sevdiği çocuğu anlatıyordu bana. Ne kadar acı çektiğimi düşünmeden. Çok bencildi. O da farkındaydı. Biliyordum. Bencil olmadığı tek kişi sevdiği çocuktu. Adını söylediğinde bile gözleri parlıyordu. Duygudan yoksun olduğuna inandığım gözleri hasret ve suçlulukla sarmalanıyordu. Her yolu denemiştim. Benim için , sevdiğine hissettiği duygulardan bir parça versin diye. Ama onu güldürememiştim bile. Sahte bir şekilde gülse bile yeterdi bana. ' Benim için çabalıyor ama kalbinde ki ben değilim sonuçta.' derdim. Ama farkındaydım. Çabaladığı tek kişi oydu. Sevdiği çocuk ...
Bir gün sormuştum. ' Neden bana gösterdiğin tek duygu üzüntü ? ' diye. Başkası yüzünden sahip olduğu üzüntü. Ben olsaydım göz yaşlarının nedeni, yine caım yanardı. Ama şimdi , kıskançlık, üzüntü ve umusuztlukdu duygularımı yöneten. Cevap vermek için düşünmemişti. Hatta ilk defa o zaman bana bakarak gülümsediğini görmüştüm. Gerçek bir gülümseme değildi sonuçta bu. Acı ile dolu bir gülümsemeydi. Hatıraların verdiği acı ...
Gülümsemesinden çok uzak olduğunu söylemişti bana. O an anlamıştım. Ona yakın olmak istiyorsam , sevdiği kişiyi sevmeliydim. Öğrenmek istemeliydim. İlgi duymalıydım. Kıskançlığım izin vermiyordu , düşündüklerimi yerine getirmeme. Zaman geçtikçe merak etmeye başladım. Kıskançlık yerine merak kaplamıştı ruhumu. Onu o kadar güzel anlatıyordu ki , eğer sevdiğim kişi o olmasaydı ; onun sevdiğini severdim bende . Ne kadar sevdiğimin , sevdiğini merak etsemde nefret duygusuydu kalbim de gizlenen. O benimleyken nefret duygum yok oluyordu. Çünkü sevdiği çocuk için söylediği herşey saf aşkla kaplıydı. Ama o yanımda olmadığında nefret ediyordum, onun bu denli aşık olduğu kişiyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
Teen FictionAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...