Kim Ji Young ; ana karakter.
Kim Tae Hyun ; Ji Young'un abisi.
Cha Seung Yoon ; Ji Young'la ilgilenen , evdeki görevli.
Lee Jung Woo; Ji Young'un okulundaki çocuk.
Kapının sertçe açılması ve yatağınım tekmelenmesi üzerine gözlerimi araladım. Güneş gözlerime değdiğinde sulanan gözlerimi umursayamayacak durumdaydım. Beni öldürecekmiş gibi bakan '' Seung Hoon '' karşımda duruyordu. Kendime baktığımda korkmuş gözlerle bana bakan Jung Woo ' ya sarıldığımı gördüm.
Bazenleri gerçekten aptal olduğuğumu düşünütorum. Ne diye Jung Woo ' ya sarılmıştım ki ? Doğru, hareket ettiğinden uyuyamadığım için. Benciliğimin başıma açacağı sorunlar tam karşımda duruyordu.
Mavi gözlerinin koyulaştığına şahit oluyordum. İlk defa koyulaştığını gördüğüm mavi gözleri bana bakmıyor sadece Jung Woo ' ya bakıyordu. Jung Woo , Seung Hoon ' un bakışlarından korkup bana daha çok sarılıyordu. Bunun Seung Hoon ' u daha çok sinirlendirdiğini fark etmeme rağmen cansız bir manken misali hareketsizce duruyordum. Ne yapacağımı bilmediğimden hareket etme yetimi kaybetmiştim. Seung Hoon'un koyulaşan gözlerine baktıkça düşünme yetimde yavaşça beni terk ediyordu.
Seung Hoon bana doğru eğilip '' Konuşmalıyız! Hemen ! '' diyerek yakamdan tutuğunda uydurabileceğim bahaneleri aklımda sıralıyordum. Düşünme yetimi geri kazanamaya çalışarak... Bulabildiğim tek şeyse ' Hiç Bir şey' di.
Yakamdan tutup beni yatağın dışına sürüklerken gözlerim şaşkınlıktan kaskatı kesilmiş Jung Woo ' ya takılmıştı. Asıl merak ettiğim ben bile korkunun ellerindeyken onun nasıl sadece şaşkın olabildiğiydi. Onu uzun süredir tanımıyordum fakat açılmış gözler ve konuşmaya çalışan dudakları şaşkınlığın göstergesi değil miydi? Ve yanağından süzülen damla ... Ne ? Ağlıyormuydu? Nedenini tahmin etmeme fırsat kalmadan sırtımda duvarı hissetmiştim. Görüş alanımdaki kişi ise Seung Hoon du. Sinirli gözleri neden olduğunu anlamadığım bir şekilde beni heycanlandırıyordu.
'' O kim di ? ''
' Kim ? ' anlamadığımı gösteren bakışlar atsamda beynini kulanmaktan yoksun biri olmadığımı anlayabileceği kadar tanıyordu, beni .
'' Sarıldığın çocuk ? Senin yatağında ? Benim sana sarırdığım gibi , senin ona sarıldığın ? ''
Hayatımdaki en hızlı duygu değişimlerini yaşattığı için Seung Hoon ' a teşekkür etsemde, kızaran yüzümü saklamak için yöntemler arıyordum. Beni kıskanmıştı. Birisinin seni kıskanması ... Bu duygunun bende yarattığı etki yüzünden şuanda kız gibi göründüğüme emindim. Kızaran yanaklarımı saklamak için ; perçemli siyah şaçlarımı yüzüme düşürmüş vereceğim cevabı düşünüyordum.
' Okuldan arkadaşım.' fısıltı gibi çıkan sesime ilk defa şaşırmamıştım. Mutluydum bana değer verdiği için. Onun yanındayken şuanda olduğu gibi mutluydum ve bunu yeni anlayacak kadar aptal...
Jung Woo ' nun bahsettiği mutluluk bumuydu ? Benim yanımda mutlu olduğunu söylerken anlatmak istediği bumuydu? Kalbim hızlanmıştı. Seung Hoon bana yaklaşmaya başlayınca kalbim hızlanmıştı. Ona yaklaştığımda onunda kalbi hızlanıyor muydu ?
'' Benimle iken başkasını düşünme.'' Seung Hoon fısıldadığında sesli düşündüğümü anlamam saniyelerimi almıştı ve tabi daha çok kızarmam. Çenemden tutup yüzümü ona bakacak şekilde kaldırdığında , daha önce koyulaşmış gözlerinin eski maviliğini kazandığını gördüm. Ona değer vermem onu bukadar mi rahatlatıyordu? Bir tek abime değer vermiştim bugüne kadar. Onun mutluluğunu görmek için kendi mutluluğumu feda edecek kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
Teen FictionAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...