'' Tae Hyun'' seni özledim...
Bu cümle beynimde yankılanırkan, Tae Hyun'u gözlerim kapanana kadar izledim. Kendimi ondan ayırmaya gücüm yoktu. Yapamazdım. Nekadar kızgın olsamda , ona bukadar açken yapamazdım. Gözlerim kapanırken bu düşüncelerden kurtulmam gerektiğini bilsemde, bu seferlik kendime izin verdim. Sadece uyuyana kadar. Uyandığımda en iyi yaptığım şeyi yapıp unutacaktım.
Çalan alarm yetmezmiş gibi beni uyandırmak için gönderdikleri adamın sesini duyabiliyordum. Bugün okulun ilk günüydü. İlk günden okula gidecektim. Daha jetlag ( saat farkı ) etkisi üzerimden geçmemişken okula acilen gönderilmemin nedeni babamın yüzümü görmek istememesinden başka Bir şey değildi. Dün yaşadıklarımdan sonra okula gitmek. Komik değil mi ? Evden ayrı kaldığım süre boyunca yapmayı en iyi öğrendiğim şey unutmak olduğundan okadar da komik sayılmazdı. En azından şimdilik...
Benı uyandırmaya çalışan adamın bana dokunmasıyla , düşüncelerim bölünmüş ve sinirlenerek uyanmıştım. Sırtımdakı elini bileğinden tutup büktüm. Benim iznim olmadan bana dokunmak oldukça yanlıştı.
Sonra onları gördüm. Dün ağlattığım mavi gözleri... Abim yüzünden üzdüğüm Seung hoon 'u... Benim için endişelenen çocuğu... Sadece bir oyuncak olmasına rağmen bende yarattığı pişmanlık , nedenini bilmiyordum. Benimde duygularım olduğundandı belkide... Ama şuana kadar sevdiğim tek kişi-
Hayır ! O ismi söylemiyecektim. Kendime yeni gelmişken , tekrar kendimi kaybedemezdim.
.Gözleri dolduğundan parlayan Seung hoon du karşımdaki. Özür dilemek istiyordum. Ama dudaklarım bir türlü açılmıyordu. Bileğini çok fazla sıktığımı fark edip bıraktığımda hızlıca benden uzaklaştı. Haklıydı !
'' Neden burdasın? '' Diye sormuştum duygusuz bir ses tonuyla.
'Babanız sizinle ilgilenmemi söyledi.'' Aynı duygusuz ses tonuyla yanıtlamıştı. Demek babam benimle ilgilenmesini söylemişti. İstediği tek şeyin tasmamı sıkmak olduğunu bilmeme rağmen bu seferlik izin verecektim. Ama görevlendirdiği kişinin Seung hoon olması, ilginçti.
'' Okul formalarınız siz gelmeden önce dolabınıza yerleştirildi. Hazır olduğunuzda sizi okula birakmakla görevlendirildim. '' cümlesini bitirir bitirmez odamdan çıkıp gitti. Normalde benden izin almadan bu şekilde giden kişilerin işten atıldığından emin olurdum. Fakat bir süreliğine onun hatalarını görmezden gelecektim. Demek benden nefret ediyordu. İlginç...
Yataktan kalkıp kıyafet dolabıma doğru yürüdüm. İçinde çok fazla bir şey olmadığından kapıyı açmamla gözüme çarpmişti. Demek korede üniforma kullanıyorlar. Gereksiz! En azından siyah diye düşündüm. Siyah pantolon, beyaz gömlek, gri sweater ve siyah bir ceket. Gri olanı tabiki giymiycektim. İnek öğrenci görünümüne ihtiyacım yoktu. Kıyafetleri alıp yatağımın üstüne attıktan sonra duş almak için banyoya girdim. Üstümdeki t-shirtü ve boxerımı çıkartım. Küvete girdikten sonra Sıcak suyun üstümden akmasına izin verdim. Sıcağa karşı dayanıksız olsamda , acı beni kendime getiricekti... Sadece bugünlük diye mırıldandım. Sadece bugünlük sabredecektim. Hatıralarıma ve kendime söylediğim yalanların doğrularına...
Banyodan çıktıktan sonra , lacivert-siyah pamuklu boxerımı alıp yataktaki siyah pantolonu giydim. Sanırım daraltılmıştı. Beni düşünmüş olabilirmi? Büyük ihtimalle , yoksa bunu giymeyeceğimi biliyor olmalı ve sonra yine gerçekle karşılaştım. Düşündüğü ben değildim, kendisiydi. Pantolonun üstüne gömleği ve ceketi giydikten sonra ayna karşısına geçtim. Piercing imi çıkarmam gerekse bile çıkarmaya niyetim yoktu. Küpemi çıkarıp , şaçlarıma şekil verdim. Omuzlarımdaki saçlarımı at kuyruğu yapıp , yeşil gözlerimin parlarcasına durmasına sevinerek kalktım. Harley- asker botlarımı giyip aşağıya indim. Amerikadayken yazın dahi bot giydiğimden, havanın sıcaklığı benim için çok da fark etmiyordu. ((( yn; yazarınızda asker botlarına aşık olduğundan yaz kış giyer. )))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
Teen FictionAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...