Ölebilecek kadar çok seviyorum...

808 52 52
                                    

Kim Ji Young ; ana karakter.
Kim Tae Hyun ; Ji Young'un abisi.
Cha Seung Yoon ; Ji Young'la ilgilenen , evdeki görevli.
Lee Jung Woo; Ji Young'un okulundaki çocuk.

''Seni seviyorum.'' diye fısıldadı güzel sesiyle. Ama üzülmüştü. Bakışlarıdan belliydi. Ona karşılık vermediğimdendi, belkide bu üzüntüsü. Ne kadar değişirsem değişeyim diyemezdim. Zordu benim için. Belkide erkendi. Yine de fazlasıyla yakındık. Nefesini hissedebileceğim kadar. Romantik bir filmden çıkma karedeydik sanki. Güneş batmaya yakınken yavaşça birbirine yaklaşan çiftler... Kalplerini sevdiklerinin sıcaklarıyla dolduran çiftler... Bu muydu beni kontrol eden ? Kalbim !

Yanıyordu dudaklarım. İçine çekiyordu tüm benliğimi ve ben ona izin veriyordum. Ağlamalıydım belkide , içimde ki pisliğin temizlenmesi için. Ona karşı şüpeli olan tarafımı arıtmalıydım. Dudaklarımı saran dudakları kontrol edıyordu nefes alış verişlerimi. Sadece uyum sağlıyordum , onun tarafından kontrol edilmekten dolayı mutlu bile sayılabilirdim.

Dudaklarımı saran dudakları yavaşça geri çekildiğinde hayal kırıklığına uğramıştım. Ama bunu söylemekten çekiniyordum. Evet, ben bile utanabiliyorum. Sol elini şaçlarımda gezdirmeye başladığında gözlerimi gözlerine kenetledim.

'' Piercingin bile senin tadınla sarmalanmış.'' dediğinde bu kişinin benim tanıdığım Seung Hoon'dan biraz daha özgüvenli olduğnu anlamıştım. Ona bu özgüveni veren bendim. Onun olmayı kabul etmemdi onun benimle bu şekilde konuşmasına sebep olan. Bu şekilde rahat , çünkü biliyordu ben onundum. O da benim. Hala idrak edemediğim birşeyidi. Birisine sahip olmak. Birisinin ona sahip olmamı istemesi... Ona sahiptim ve şuan ki durumumdan mutlu olduğumu söylemiydim. Daha fazla düşünerek onunla geçirdiğim zamanı bulanıklaştırmaya niyetim yoktu.

Birden ayağa kalkıp '' Beni yakalasana.'' diyerek ona dil çıkardım. Evet, ani değişimlerim harikaydı. Yüzüne yayılan gülümseme arkasında ki manzaradan daha güzeldi benim için , bana özel. '' Peki , küçük şeytan.'' diyerek bana doğru attığı hamleden kaçtım. Benimle birlikte koşuyordu. Abimle geçirdiğim zamanlardan daha etkileyiciydi benim için. Çünkü özel bir andı bu. Benim sadece onunla , onunsa sadece bennimle yaşayabileceği bir an. Ensemi tutan elle irkildim. '' Çok düşünüyorsun.'' diyip şaçlarımı karıştırdığında gülümseyip onu yere ittim ve üstüne eğildim.
'' Belki de düşünmememi istersin.'' diye gülümserken dudaklarına doğru yaklaştım. Alt dudağını bu zamana kadar yaşadığım tüm deneyimleri kullanarak ve en iyisini yapmaya çalışarak dudaklarımla sardım. Beni istemesini sağlamalıydım oyle değil mi?

Dudaklarım hala dudaklarındayken dilimi içeri soktuğumda ağzından çok küçük bir inlemeyele istediğime ulaştığımı anlayıp ayağa kalktım. '' Daha fazlasını istiyorsan almalısın.'' diye gülümserken oda gülümseme karşılık vermiş ve peşimden geliyordu. Çadırın içine girdiğimde nerde olduğuna bakmak için arkamı döndüm. Ne olduğunu anlayamadan yere yapişmıştım. Üstümde o varken. Dudakları dudaklarıma doğru yöneldiğinde kafamı çevirip '' Daha fazlasını yapmalısın.'' dedim. Oysa geri çekilmekle yetindi. Kendini hala suçlu hissediyodu ve bana dokunmaktan çekiniyordu. Ne zamandan beri başkalarının hislerini ve düşüncelerini anlayabiliyordum ben ?
Onun kendini affetmesini istediğimi biliyordum. Kesin olarak.'' O gün olanlar, onemli değil.'' dediğimde bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Adeta ' Nasıl önemli olmaz? ' der gibiydi. Ama değildi işte.

Elini tuttuğum da hareket etmedi. Kaçmasından iyidir diye düşnerek onu yavaşça yere uzatttım. Kafasını ellerımın arasına alıp gözlerine baktım. Nefesimi kesen o mavı gözlere baktım. Yeşil gözlerimi mavileştirene kadar...

Dudaklarımı dudaklarına yakınlaştırdığımda hala gözlerine bakıyordum. Gözlerimi bir süre gözlerinden ayırıp dudaklarında gezdirdim. İşaret parmağımla dudağının üstünden geçerken istem dışı da olsa kendi dudağımı yalamıştım. Yüzünü arasında tuttuğum ellerimi koyu renk şaçlarına yerleştirdikten sonra bacaklarını bacaklarımın arasına alarak dudaklarına doğru eğildim. Dudaklarımı hafıfçe dudaklarına değdirdikten sonra , onunda ağzını aralamasıyla dilimi içeri soktum. Unutmamam gereken o tadı alıyordum. Onun tadını...

Yalanlardan OyuncakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin