Ekin'in kulübü göründüğünde kalbim daha da hızlı çarpmaya başladı. Hızla taksiden inip kapıya koştum. Dışarıda ki adam kimliğime baktı. Yüzündeki ifade hiç hoşuma gitmemişti. Beni içeri almak istemiyordu belli ki. Koşarak açık kapıdan içeri daldım. O beni bulamadan kalabalığın içine karıştım.Hemen geçen ki adamların bulunduğu yere çıktım. Kimse yoktu. Tek tek odalara baktım ama hayır.Hemen koşarak aşağı indim. Dikkatimi bir kapı çekti. Hemen gittim.Ama önünde bir güvenlik vardı. Aklıma bir fikir geldi. Gözlerimin yaşlı olması da işime çok yarayacaktı.
- İyi misiniz bayan?
- Telefonum,cüzdanım... Her şeyim çalınmış!
-Tamam sakin olun.Hemen bulacağım. Siz söyle oturun lütfen.
Başımı salladım ve göz yaşlarımı silmeye çalıştım.
O gözden kaybolunca içeri girdim. Büyük bir odaydı. Ama kimse yok gibiydi? Büyük masaya yaklaşınca dikkatimi bir silah çekti. Kendimi tutmaya çalışırken silahı aldım. Çevreye bakındım ama kimse yoktu. Odanın soluna baktığımda buradan dışarı çıkış olduğunu gördüm. Silahı iyice kavradım ve çıktım. Oldukça karanlıktı.Ağaç ve gelenlerin arabaları ile kaplıydı. Burası kulübün arkasıydı.Hemen etrafa bakındım. İlerden gelen cılız sesleri duydum. Oraya doğru hızla koştum. Kulübe tarzında bir şey vardı. Deposu olabilir miydi? Oraya yaklaşıp içeriyi dinledim.
- Sana pişman olacağını söylemiştim.
Dedi Savaş. Sinirim tepeme çıktı. Aptalca davranmamalıydım.Peki ne yapmam gerekiyordu? Elimdeki silahı kontrol ettim,doluydu. Silah kullanma konusunda hiçbir bilgim yoktu.Ama Arslan'ı orada bırakamazdım.
- Seni geberteceğim.
Dedi Arslan zar zor.Sesi hırıltılı idi.Onu dövüyordu?! Gerçi bunu yalnız yapacak kadar cesaretli ve kuvvetli biri değildi. Pencere aradım ama yoktu. Etrafını dolaştım ve içeriyi dinledim.Evet,yanılmamıştım. Savaş'ın adamları da vardı,elbette. Birinin telefonu çalmıştı.
- Savaş bey içeride bir sorun varmış.
-Git ve hallet.
- Emredersiniz.
Kapı açılırken hemen saklandım. Hızlı adımlarla uzaklaşan iri adama baktım. Savaş içerideki diğer adamına emir veriyordu.Ne yapmalıydım? Bir hamle yapacaksam şimdi tam sırasıydı. Giden adam kulübe girdi ve ben de bulunduğum yerden çıktım. Derin bir nefes aldım ve aralanmış kapıya yaklaşıp içeri baktım. Savaş'ın arkası bana dönüktü. Bu benim avantajımaydı. Tekrar derin bir nefes aldım. Kapıyı açtım ve silahı Savaş'ın kafasına doğrulttum. Karşıdaki adam hemen silahına davrandı.
- Hemen bırak!
Diye bağırdım.
- Yapmazsan vururum!
Savaş silahını yere atmasını işaret ederken ayağımla bana doğru attığı silahı aldım. Ve o sırada yüzü kanlar içinde kalan Arslan'ı gördüm. Kendimi zar zor tuttum ve dikkatimin dağılmasına izin vermedim.
- Arslan'ı hemen çöz!
Savaş herhangi bir cevap vermeyince silahın emniyetini açtım.
- Ciddiyim!
- Gerçekten beni vurabileceğini mi sanıyorsun?
- Söz konusu Arslan iken kesinlikle evet.Hem unutuyorsun mafya bir annem var.
Güldü.
Bir şey söylemek yerine iyice düşünmeye başladım. Şimdiki planım neydi? Bu iki adamı nasıl atlatıp Arslan'ı alırdım? Yürüyebilecek gibi görünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Sevgilim 2
Teen Fiction-Yeter artık Deniz! Kendine gel! -Ben kendimdeyim, zaten. Elleri saçlarını karıştırdı. İlerideki cam şişeye bir tekme attı. - Gerçekten, ne yapıyorsun Deniz? - Oturuyorum? Beni oturduğum yerden kaldırdı ve kolumdan sıkıca tuttu. - Gözlerime bak. Sen...