Bölüm geç geldiği için üzgünüm.
Kiralık Sevgili adında bir hikayem var. Ona da bakmayı unutmayın.
Ayrıca korku ve gençlik kategorisinde bir hikaye daha yayınlayacağım. İlginizi çekiyorsa takipte kalmanızı öneririm. :)Sabah erkenden kalktım ve kahvaltı hazırlığına başladım. Benden on dakika kadar sonra Yaprak uyandı. Gözlerini kaşıdı.
-Ne bu telaş Deniz ? Neler oluyor?
- Arslan kahvaltıya geliyor.
- Ah.Tabi ya yüzündeki gülümsemenin nedeni ancak o olabilirdi.
- Dalga geçme.
- Geçmiyorum ki. Doğruyu söylüyorum. - Neyse ya bizde bal yok mu bal?
- Ne dalı ya?
- Yaprak git elini yüzünü yıka da kendine gel.Terliklerini sürükleyerek mutfaktan çıktı.
Üzerini giymiş ve saçlarını tepeden toplamış olarak tekrar geldi.
- Günaydın.
- Günaydın,Deniz.
Gözlerimi devirdim.
- Bal diyorum?
- Vardı,Deniz. Dolaba bir bakayım.
- Umarım yanılmıyorsundur.
- Bu ne ya şimdi? Kaç yıllık arkadaşınım benim için böyle çırpınmadın?!
- Ya hadi az laf çok iş.
Dolaba doğru gitti.Peynirleri tabağa yerleştirirken ona baktım. Bana baktı.
- E burada ya işte. Evden haberin yok ki.Ben olmasam ne yapardın acaba?
-Her neyse. Teşekkürler.Baldan bir kaseye koydum. Hazırladığım masaya son olarak peyniri ve balı da koydum.
- Ooo Deniz hanım. Bize hiç böyle hazırlık yapmadınız. Kıskandım ama.Ona sarıldım.
- Sen hep yanındasın zaten.O ilk kez geliyor.
- Pislik! Özrü kabahatinden büyük!Gülümsedi. Ben de gülümsedim ve üzerimi değiştirmeye gittim.
Bordo bir tişört ve yeşil bir ceket giydim. Altına koyu lacivert kotumu giydikten sonra hazırdım. Saçımı tarayıp toplamıştım,önceden.
- Ooo sizi hep böyle süslü,güleryüzlü görmek isteriz Deniz hanım.
- Sen ne demek istiyorsun? Ben hep böyleyim.
- Tabi tabi.O saçlarının hali yüzünden yüzünün görünmediği günleri unutmuş değilim. İyi ki hayatında Arslan var da seni böyle düzenli tertipli görebiliyoruz.
- Ha ha.
Kapı çaldı. Hemen koştum. Arslan elinde papatyalarla kapıda duruyordu.
-Hoşgeldin.- Hoşbuldum.
Dedi ve Yaprak'ın yokluğunu fırsat bilerek dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Ve papatyaları bana verdi.
- Arslan.
Kulağıma doğru eğildi.
- Seni özledim.
-Komik olma.Hadi geç içeri.
Yaprak ile kısa bir sohbet etti ve elinde daha önce tuttuğunu farketmediğim kutuyu ona uzattı.
-Bu nedir?
Dedi Yaprak şaşkınlıkla. Ben de meraklanmıştım.
- Çilekli ve portakallı kurabiyeler. Umarım seviyorsunuzdur?
- Elbette.
Dedi ve mutfağa gitmeden önce teşekkür etti.
- Ne kadar da naziksiniz?
Dedim.
Bana baktı ve hızlı adımlarla yanıma geldi. Kollarımı sıkı sıkıya tuttu ve tam öpecek iken durdu.Yaprak elinde içi kurabiylerle dolu büyük iki tabakla kapıda göründü.
- Ben...Afedersiniz.
Dedi.Arslan ile hemen birbirimizden ayrıldık.
- Hadi kahvaltıya.
Dedim ve onları masaya yönelttim.
Arslan tam karşıma oturdu,Yaprak da benim yanıma.
Yemek boyunca öyle havadan sudan konuştuk ancak konuşulanların hiçbiri kafamda yer etmemişti. Çünkü aklım da kalbimde onunla dolup taşıyordu.
Huzur içinde yediğimiz yemekten sonra Yaprak alışverişe çıkması gerektiğini söyleyerek bizi yalnız bıraktı. Bu deli kız arkadaşlıkta bir dünya markasıydı.
- Senin utanabildiğini bilmezdim.
Dedim gözlerimi onunkilere dikerek.
- Ne?
- Dün öpücük yollarken bugün Yaprak'a yakalanırken...
- Ne olmuş?
- Kızardın.
- Hadi ordan ben kızarmam.
- Tabi tabi.
Gülümsedim. Oturduğu yerden kalktı ve kolumdan tutup beni de götürdü.
- Hadi gidelim.
- Ne yapacağız ki?Ve kendimizi bir ormanda bulduk. Aklıma, onu yara bere içinde yatarken gördüğüm geldi.
Aklımdan o görüntüyü çıkarmaya çalışırken elimi tutan elini sıktım.
Bana baktı. Ne olduğunu sorar gibiydi.
- Ahh tabi.Siz küçük hanımefendi ormanda yürüyemeyecek kadar hassassınız değil mi? Ahh ya da oldukça sakar?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Sevgilim 2
Ficção Adolescente-Yeter artık Deniz! Kendine gel! -Ben kendimdeyim, zaten. Elleri saçlarını karıştırdı. İlerideki cam şişeye bir tekme attı. - Gerçekten, ne yapıyorsun Deniz? - Oturuyorum? Beni oturduğum yerden kaldırdı ve kolumdan sıkıca tuttu. - Gözlerime bak. Sen...