Saçlarını yolacakmışçasına elleri ile karıştırdı ve yine tur atmaya başladı. Gözlerimi ondan alamadığımı gören polis hafifçe öksürdü.
- Taksiyi bekliyordunuz ve?
- Motosikletlinin biri yanıma yaklaştı. Bir yer soracağını düşünmüştüm. Ona doğru adım attığımda çantamı tuttuğu gibi gaza bastı.
Sinirden küplere binmiş durumdaki Arslan aniden odaya daldı.
- Yetmez mi? Onu yoruyorsunuz!
Diğer polis onu sakinleştirmek için bir şeyler söylerken sesimi yükselterek konuştum.
- Arslan,ben iyiyim.
Yüzüme inanamıyormuş gibi baktı.
- Kısa tutacağım.
Diyen polis bana döndü.
Arslan odadan çıkarıldıktan sonra istemeyerek de olsa adama döndüm.
-Yerde sürüklendim. Dizlerim bu yüzden böyle.
Yaralara baktım. Çok derin görünüyorlardı ama ben pek bir şey hissetmiyordum. Nedeni bölgesel narkoz olmalıydı. Dikişlerden birine uzandım. Polis dikkatimi dağıttı.
- Ve?
- Şükürler olsunki çantamın kulpu koptu ve ben de sonunda yere kapaklandım.
- Bir dakika? Yani sen çantanı vermemeye çalışmadın mı?
- Elbette hayır! Çantanın ne önemi var?!
-Seni nasıl sürükledi o vakit?
- Çantamı çapraz takmıştım?
- Ahh evet. Mantıklı.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Sonuçta o da işini yapıyordu.Dışarıda bir o tarafa bir bu tarafa yürüyen Arslan'a baktım. Gelir gelmez müdahale yapılmıştı ve sonrasında da polisler beni sorguya almıştı. Tek bir şey dahi anlatamadan ayrılmıştık ve o şimdi sinirlerine hakim olmak için çok çaba sarfediyordu.
- Bitti mi?
- Yüzünü görmediğine emin misin? En ufak şeyin dahi çok yardımı dokunur.
- Dediğim gibi,göremedim.
- Emin misin?
-Evet.
- Peki...
Küçük notlar aldı ve tekrar bana baktı.Kır saçları bu işte deneyimli olduğunu anlatıyordu.
- Şüphelendiğin birileri var mı? Sana zarar vermek isteyecek birileri?
Savaş? Ama o zaten evinde dinleniyordu,değil mi?.. Emin olamıyordum. Ve onun adını vermekle iyi bir şey yapmış olacağımdan da emin değildim.
- Hayır.
Bir kart çıkarıp uzattı.
- Aklına her hangi bir şey gelecek olursa lütfen ara.
-Tabi ki. Bitti mi acaba?
-Evet.
Camların ötesinde bizi izleyen Arslan'ı işaret etti.
- O kim?
- Erkek arkadaşım.
-Olay esnasında yanında değil miydi?
- Hayır.
- Ama seni buraya o getirmiş?
- Evet.
- Yani?
- Ben aradım. O şokta ne yapacağımı bilemedim.
- Peki.Onu da sorguya çeksek iyi olacak.
Diğer polise Arslan'ı işaret etti.
- Nereye götüreceksiniz?
- Merkeze. İfade verip gelecek.
- Ama... Daha konuşmadık bile.
- Kısa sürecek.
Yanıma gelen hemşire onu diğer arkadaşının yanına götürdü.
-Pansuman yapacağım.
- Peki.
- Yaraların iki haftaya kadar kapanır. Ancak bu uzun sürer.
Dikiş atılan büyük yarayı gösterdi.
Arslan ile konuşmak istiyordum. Onu rahatlatmak ve iyi olduğumu söylemek istiyordum.Evet, hayatımda belki de ilk kez bu kadar çok korkmuştum.Ama Arslan'ı görünce bu tamamen aklımdan çıkıyordu. Benim için bu kadar endişeleneceğini düşünmemiştim. Tıpkı ölümün kıyısına gelmişim gibi davranıyordu.Uyandım ancak gözlerimi açmadım. Rüyama geri dönmek istiyordum. Arslan'ın olduğu yere.
Elimi tutan eli hissettim. Bu yumuşak eller...Ve tam da bunun aksine güçlü bir tutuş...
- Arslan?
Gözlerimi açtım.
Kahverengi gözlerini gözlerimde buldum.
Boştaki eli ile yanağımı okşadı.
- Deniz'im... İyi misin?
- Evet,iyiyim.
Yüzündeki rahatlama her şeye değerdi.
- Beni çok korkuttun.
Eğilip alnımdan öptü.
- Üzgünüm.
- Ne için?
- Oraya neden gittiğini anlıyorum.
Elleri saçlarımda dolaştı.
Gülümsedim.
Kendini sıkıyordu.
- Arslan?
Zar zor odaklandı.
- Neyin var?
- Başına bir şeyler gelmesinden ve sana hiçbir zaman yardım edememekten bıktım!
Ellerini tuttum.
- Arslan?
- Arslan, bana bak.
Çekingen gözlerindeki hüznü görebiliyordum.
- Sakin ol. Biraz su iç.
Bardağa su doldurdu. Yarısını içti,kalanı saçlarına döktü.
- Sakinim.
- Değilsin.Otur.
Yanıma oturdu. Ancak rahat değildi.
Sağ elimle göğsüne bastırdım ve arkasına yaşlanmasını sağladım.
- Derin nefesler al.
Dediğimi yaptıktan sonra güldü.
- Şuna bak.Burada seni rahatlatan ben olmalıydım.
Gülümsedim.
- Burada,yanımda olman benim için yeterli.
Bana baktı. Ellerimi tuttu.
- Taksi bekliyordum.Basit bir kapkaç olayıydı.Tek hatam çantamı çapraz takmış,olmamdı.
- Ya bu yaralar?
Yüzünde acı belirdi.
- Motosikletliydi. Sürüklendim.
Sıkıca sarıldı. Kulağıma değen dudakları hareketlendi:
- Affet. Yanında olamadığım için...
- Arslan... Her zaman yanımda olamazsın. Her zaman koruyamazsın.
- Yanılıyorsun.
Ayrılıp baktığımda yüzündeki ciddiyeti gördüm.
- İyi ki varsın.
Yanağına bir öpücük bıraktım. Kaslı kolları etrafımı sararken başımı göğsüne yasladım. Bacaklarını yaralarımdan uzak tutmaya özen göstererek uzattı. Yüzümün farklı yerlerine öpücükler kondurdu. Sıra dudaklarına geldiğinde duraksadı. Ama bu uzun sürmedi.
Ona olabildiğince sarıldım.
- Seni seviyorum,Arslan.
Sabah olduğunda hemşirenin sesi ile uyandık.
Kapı eşiğinde duran kız odaya girip gitmemekte kararsız kaldı.Arslan beni yerimden oynatmamaya çalışarak kalktı.
- Gelin lütfen.
Odadan çıkmadan önce konuştu:
- Yiyecek bir şeyler alıp geliyorum.
Hemşire pansuman yaparken gülümsüyordu. Ve tahminimi doğru çıkararak konuştu:
-Sevgilin çok tatlı.
Yanlış bir şey söylemiş gibi kafasını salladı ve bana baktı.
- Yani ben... Demek istediğim... Birbirinize çok yakışıyorsunuz.
Gülümsedim.
- Teşekkür ederim. Umarım sen de kalbine göre birini bulursun.
Gözlerini kaçırması ile yarasını açtığımı anladım.
-Ben, üzgünüm.
Eşyalarını toplarken yeşil gözlerini bana çevirdi.
- Değerini bil.
O giderken,Arslan elinde hastanelerde görülen türden bir yemek tepisisi ile çıkageldi.
Tepsiyi önümdeki masaya bıraktı.Bir papatya tabağın yanında uzanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Sevgilim 2
Fiksi Remaja-Yeter artık Deniz! Kendine gel! -Ben kendimdeyim, zaten. Elleri saçlarını karıştırdı. İlerideki cam şişeye bir tekme attı. - Gerçekten, ne yapıyorsun Deniz? - Oturuyorum? Beni oturduğum yerden kaldırdı ve kolumdan sıkıca tuttu. - Gözlerime bak. Sen...