İş yerine geldiğimde sadece birkaç dakika geciktiğimi görünce rahatlamıştım. Bugün bisikletle gelmek yerine babamın arabasını ödünç almıştım ve bu durum canımı sıkmıştı. Düzenim bozulunca sinirleniyor ve agresifleşiyordum.
"Bugün geç geldin. Bir sorun mu var?"
Başımı sağa çevirdim ve arkadaşım Billy ile göz göze geldim. Billy kollarını göğsünde birleştirmiş, bir ayağı önde olacak şekilde dik durmuş bana bakıyordu. Yüzünde meraklı ve bir o kadar da korkmuş bir ifade vardı. Benim dakikliğimi bildiğinden bir dakika bir geç kalmam onu tedirgin etmiş olmalıydı ama bu fazlasıyla saçma geliyordu.
"Sadece ufak bir sorun çıktı. Ayrıca saatlerce gelmemezlik yapmadım. Sadece birkaç dakika geç kaldım, nedir bu tavırlar?"
Ona biraz daha yaklaştm ve tam gözlerinin içine baktım. Billy'nin gözleri griydi ve kirpikleri o kadar siyah ve uzundu ki gözleri kocaman gözüküyordu ve bu tüm herkesin ilgisini çekiyordu. Ayrıca gözlerinin lens olmaması ise kızların ayrı bir ilgisini çekmeyi başarıyordu. Ben de aynı şekilde onun gözlerine bakıp dalmayı seviyordum ve Billy bundan bir kere bile rahatsız olmuyordu.
"Senin programın her zaman sabittir ve ben bu monotonluğu bozan şeyi hemen ŞİMDİ öğrenmek istiyorum."
Şimdi kelimesini biraz bağırarak söylemişti bu yüzden çok ufak bir irkildim ama hemen kendimi toparladım. Arkadaşım fazla meraklıydı ve sorusuna cevap vermezsem tüm gün peşime takılacağını biliyordum.
Bunu saklamam gerekiyordu ama biriyle paylaşmadan da rahat nefes alamayacağımı biliyordum. Billy'ye güvenebilirdim bu yüzden ona söyleyebileceğimi düşünüyordum. Yanılmadığıma inanmak istiyorum ama nedense yanılacağımı düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Goodbye, Rosé
FanfictionBir sonbahar günü evimize gelen değişim öğrencisinin ikimizin de kaderini değiştireceğini, ikimizin hayatına yeni bir anlam katacağını hiçbirimiz beklemiyorduk. Ben, onun sayesinde saf sevginin nasıl bir şey olduğunu öğrendim. O ise bana verebileceğ...