episode 16| alışveriş

4.1K 345 17
                                    

"Bu topun içine bu kadar alanı ve mağazayı nasıl sığdırmışlar?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bu topun içine bu kadar alanı ve mağazayı nasıl sığdırmışlar?"

Jungkook biraz şaşırmış bir şekilde etrafına ve tavana bakıyordu. Bu tepki beklediğim gibiydi ve memnun olmuştum. Onu etkilemeyi istiyordum ve bunu başardığımı görmek hoşuma gitmişti. Biraz çocukluk yapıyordum ama bu önemli değildi. Yüzündeki ifade paha biçilmezdi.

"Değil mi? Herkes ilk gördüğünde şaşırıyor. Tasarımcı orta alanı bilerek böyle büyük bir boşlukta bırakmış, gelen ziyaretçilerin ferah bir alanmış gibi görmesini istiyor. Dükkanların ve mağazaların ise kapısı küçük ama içeri girdiğinde genişliyor bu da bir tür numara. Hoş, değil mi?"

Jungkook sadece başını salladı ve ben onu kolundan çekiştirerek bir giyim mağazasına sürüklemeye başladım. Ona yeni bir boğazlı kazak ve hoodie almak istiyordum ve bedenini tam kestiremediğimden bir türlü almaya fırsatım olmamıştı. Şimdi istediğim her şeyi almanın tam zamanıydı.

"Sana yeni birkaç parça kıyafet almak istiyorum çünkü almamak için hiçbir nedenim yok."

Jungkook ufak bir kahkaha attığında bana itiraz etmeyeceğine emin olmuştum ve bundan güç alarak onu bütün mağazalara sürüklemeye başladım. Onun için istediğim her şeyi almak istiyordum ve o da bundan hiç de şikayetçi gibi durmuyordu.

Bana hiçbir ihtiyacı olmadığını söylediğinden ev eşyaları satan dükkanlara girmedik ama en sonunda ona bir masa lambası almamız gerektiği aklıma geldi ve gördüğümüz ilk mağazaya daldık. Bir masa lambası almak için girdiğimiz mağazadan dört poşetle ayrılmıştık ki bu güzeldi. Onun hiçbir eksiğinin kalmadığından artık emindim.

En sonunda gezme ve alma işimiz bittiğinde bir pizzacıya girmiştik ve ikimiz kendimizi koltuklara öyle bir atmıştık ki bize doğru gelen garson bir an irkilmiş ve kısa bir anlığına duraksamıştı. Kendini hemen toparlayıp büyük boy pizza ve içecek siparişimizi alıp yanımızdan hızlıca ayrılmıştı.

"Bana aldığın tüm bu şeyler için teşekkür ederim Rose. Kore'de bu kadar çok şeyi bir arada alıp eve gitseydim annem beni kesinlikle kapıdan içeri almazdı."

Kıkırdadığımda o sadece gülümsemekle yetindi. Aramızdaki bu dostluk çok hoşuma gitmeye başlamıştı ve onun da hoşuna gittiğine emindim. Birbirimizi giderek daha yakından tanıyorduk ve hayatlarımıza dahil olmaya çalışıyorduk.

Bunu başarmak için ikimiz de çok uğraşıyorduk ve meyvelerini almaya başlamıştık. 

 Goodbye, RoséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin