Bir sonbahar günü evimize gelen değişim öğrencisinin ikimizin de kaderini değiştireceğini, ikimizin hayatına yeni bir anlam katacağını hiçbirimiz beklemiyorduk. Ben, onun sayesinde saf sevginin nasıl bir şey olduğunu öğrendim. O ise bana verebileceğ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jungkook ellerini peçeteyle düzgünce sildi ve ağzındaki lokmayı çabucak yuttu. Cümlelerini toparlamak için zamana ihtiyacı vardı ve böyle yaparak istediği amanı kazanıyordu. Ben ise sesimi çıkarmadan bekliyordum.
"Dış görünüşüm sizler gibi Roseanne. Yani tamamen normal. Bu yüzden insanların beni sağlıklı bir birey olarak görmesini istiyorum. Otizmli olduğumu duyduklarında ya birçok insan benden uzaklaşıyor ya benimle konuşmayı kesiyor ya da beni görmezden geliyor. Kore'de bunu yaşadım ve burada da bunun olmasına müsaade etmeyeceğim bu yüzden kimseye söylemiyorum ve belli etmemek için uğraşıyorum."
Ona hiçbir şey demedim, sadece birkaç saniye gözlerinin içine baktım ve duyduklarımı sindirmeye çalıştım.
Tabağıma bir dilim pizza koydum ve onunla göz teması kurmadan ya da tek kelime etmeden dilimimi yemeye başladım. O da bir süre sonra aynısını yaptı ve sessizlik içinde pizza dilimlerimizi yedik.
Hesabı ödeyip birer tane soğuk içecek almıştık ve sahile doğru yürüyorduk. İkimizin de biraz hava alması gerekiyordu, buna ihtiyacımız vardı. Ayrıca günbatımını görmek ikimizin de neşesini yerine getirebilirdi. Bunu Jungkook'a söylediğimde sessizce onaylamıştı ve biz sonunda sahile gelmeye karar vermiştik.
"Özür dilerim Rose. Sana biraz yaşadıklarım yüzünden sinirlenmiş gibi oldum. Ama inan bana hiçbirinin suçlusu sen değilsin. Sakına kendini bunlar için suçlu hissetme. Sen bana cidden çok iyi davranıyorsun ve yıllar sonra aradığım o arkadaşı bulmuş olduğumu düşünmemi sağlıyorsun."
Ona gülümsedim ve içeceğimden bir yudum aldım. Ne diyeceğimi hala bilmiyordum ve bu durum hem beni hem Jungkook'u rahatsız ediyordu. Bir şeyler söylemem gerekiyordu. Hadi ama Roseanne bir şeyler söyle!
