Yeni bölüm için hiç bekletmedim, bundan sonrada öyle olacağını umuyorum. 2-3 günde bir bölüm yayınlayacağım. Takipte kalın.☘1. Bölüm : ASİ
~
1 sene sonra
Düşüncelerin şarap kadehi kırılmış, çatlaktan sızan kan bardağı yamayıp içine hayallerimi doldurmuştu.
Hayaller gerçeklik adında ki balıkçıların kulaçladığı bir deniz olsa, benim denizimin adı büyük ihtimalle Atlantik Okyanusu'nun kuzey kesimi olurdu. Büyük, sınırsız ve yavan bir kıta.
Üstelik en iyi özelliği de Amerika'nın bu kıta da yer alıyor olması!
Cameron'un henüz buzluktan yeni çıkarmış olduğu milkshake'i kağıda koymasıyla irkildim.
Milkshake bardağında ki ince su damlaları kağıdı ıslatıp, mavi mürekkebi dağıtmıştı. Lanet.
"Hayvan! Kağıdı ıslattın. Önüne bak." Nemli bardağı kağıdın üzerinden çekerek, sanki kuruyacakmış gibi kağıdı parmaklarımın arasına alıp salladım.
"Ne yazıyorsun yine kızıl?" Fransız aksağanını, amerikan aksağanına uydurmaya çalışarak, bar tezgahının üzerinden elimde ki kağıda doğru eğildi.
"Seni işe aldırdığı güne lanet olsun Cam." Alaycı bir tavırla koluna, yumuşak bir yumruk attım. "Amerika'nın en beceriksiz barmenisin."
"Biliyorum bebeğim. Ben yönetilmek için değil, yönetmek için yaratılmışım." Tezgahın üzerine bıraktığım kağıdı kendisine doğru çevirdi.
"Türkçe seni gerizekalı. Okusan da anlamayacaksın."
"Pekala. Sakin ol bebek. Senin şu okul için yazma zorunluluğu taşıyan zırvaların, senin de ilgini çekmediği gibi benim de çekmiyor. Türkiye'ye göre sıçtığımız bokun rengi de değişiyor muymuş? Onu da not etmeyi unutma."yumruğumu vurmak için yukarı tekrar kaldırdığım da bir adım gerileyip, teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdı.
"Bir şey demedik. İlham perilerin bol olsun." Uzun parmaklarıyla yanağımdan makas aldıktan sonra yaslandığı tezgahtan geri çekildi. Orta parmağımı gösterip, dilimi çıkarttığımda, kafasını arkaya atıp sesli bir kahkaha patlattıktan sonra diğer müşterilerinin yanına, siparişlerini alma gitti.
"Hey, seksi!" Altın sarısı, uzun saçlarını omzunda toplayıp, ince belini tezgaha yasladı Cara.
"Selam." Dedim yapmacık, neşeli görünmeye çalışan tiz bir sesle. Yosun yeşili, iri gözlerini kıstı ve bakışları yüz hatlarımda bir süre mekik dokudu.
"Anlat." Siktir. Neden poker yüzüm, bu kız hariç herkese karşı işleyip, bu kıza işlemiyordu ki sanki?
"Neyi?" Bu konuda sabaha kadar salağa yatabilirdim. Tabi karşımdaki yaptığım her boktan haberi olan Cara olmasaydı.
Gözlerini belertti. "Anlamamış gibi yapma. Senin ruhani halinden bir yıldız haritası oluştururum ben. Belli ki bir sorun var."
Ön dişlerimin arasından 'hayır' anlamında tuhaf bir ses çıkardıktan sonra gözlerimi kaçırıp soğuk bardağa parmaklarımı sardım. Bardağın kalın ağzında işaret parmağımı birkaç tur gezdirdim.
Yosun yeşili gözlerini üzerime diktiğini hissedebiliyordum. Ona yalan söylemek sinir bozucuydu. O benim ırk değiştirmiş ikizim gibiydi. Şimdi bu duygu beni içine çekip, kemirecekti.
Genzimden derin bir nefes alıp, kafamı geriye attım. "Şöyle bakmayı kes. Bu çok rahatsız edici."
"Şuan mı anlatacaksın, yoksa eve gidince mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionVenüs'ün ayaklarının altında ufalanan diri toprak hiç olmadığı kadar ölü kokuyordu. Özelikle yağmur damlaları, soğuk mermerin altındaki iliklere karışınca bu tuhaf kokuyu genzine çekti genç kız. Parmak uçlarından damlayan yağmur suyu bataklık yarat...