Hellö! Yine bir yeni bölüm ile buluşmuş olduk. Votelerinizi ve birbirinden değerli yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar*5. Bölüm: GÜVEN
Derimin altına gömülen iğneler sızının eşiğini yükseltiyor, göğüs kafesimi sıkıştırıyordu. Yatakta kıpırdanıp yan dönmeye çalıştığımda bedenim kaskatı kesilmiş, gövdemi yataktan kaldıramamıştım bile.
Neydi bu, Kramp mı?
Hayır, bu Cara'ydı.
Sarı saçları kalçam boyunca yayılmış, yatağa doğru hızla atlamıştı.
"Erken uyandırılmaktan haz etmiyorum kaşar." Dedim 'r'leri uzatarak. Harelerimi gölgeleyen perdeleri henüz kaldırdığımda, hala üzerimden kalkamamıştı. Uyumuyordu, nefes alış verişinden bunu anlayabiliyordum.
Yüzüstü yattığım için kafamın altındaki yastığı çekip sırtımın üzerine yatarak gövdeme doğru, yani Cara'nın kafasına doğru attım.
Yastık ona çarptığında karışmış saçlarını geriye doğru atıp sırıttı. "Günaydın!" Sabah, sabah bu enerjiyi nereden buluyordu bu kız?
Uyumak için kollarımı yastık olarak kullanıp arasına doğru gömdüğümde havasızlıktan dolayı boğuk çıkan sesimle, "ben okula gitmek istemiyorum." Dedim, şımarık bir çocuk gibi çıkan sesimle.
Birkaç saniye sonra yataktan hızla kalkmış ve ayak bileğime sarılıp beni aşağıya doğru çekmeye çalışıyordu. En sonunda bunun pek bir işe yaramayacağını anlayıp, tüm gücüyle birden asıldığında yeri boylamıştım. Yorgan aşağıya düşmüş olduğundan yumuşak bir düşüş yapmış olsam bile tüm gücüyle bileğimi çektiği için canım acımıştı.
Oturur pozisyona gelip, bağdaş kurarak bileğimi ovuşturduğum. "Sanırım bileğimi çıkardın Cara. Dün yaptıklarımdan sonra bu ne cesaret? Burnunu mu kırmamı istiyorsun?" Deyip munzur bir şekilde gülümsediğimde, bana oda bana gülümseyerek karşılık verdi.
"Bugün okula gitmeliyiz."
"Ben gitmeyeceğim." Derken tekrar yatağa çıkıp, yorganı yerden almaya çalışıyordum.
"Yapma Venüs. Gitmek zorundasın. Hem Bugün yeni gelen sınıflara yardım etmen gerekiyor. Ayrıca devamsızlıkta sıfırı tükettik."
Henüz yeni yerleştiğim yataktan bıkkın bir şekilde doğruldum. "O çömezlerle uğraşmak istemiyorum."
"Onlar bizimle yaşıt Venüs ve kendi çabalarıyla okuyorlar. Bu çok güzel bir şey. Sen de seviyorsun böyle kendi çabalarını sergileyen insanları."
"Yeni geliyor olması onları çömez yapar. Yani onlar çömez. Ayrıca bir buçuk senedir bursluyum. Beni bir kere takdir ettin mi lanet olası kadın?" Dedim yarı çemkiren, yarın şakacı bir sesle.
"Ederdim ama biliyorsun, sen yeni gelen aşırı derecede kaslı ve yakışıklı çocuklardan değilsin. Üstelik içlerinden biri de Jess'in arkadaşı olan, dün gördüğümüz çocukmuş. Keşke hepsi onun gibi olsa." Çapkın bir edayla göz kırptı.
Bunu bilmiyordum. O da İngiltere'den gelmişti yani. Üstelik adı da Hazar'dı. İngiliz de değildi demek.
Nasıl kültür karmaşası yaşamıyordu?
Ağzımdan gülme şeklinde bir nida çıktıktan sonra tek kaşımı havaya kaldırdım. "Sevgilin buna çok kızacak."
"Kızmayacak çünkü onun yanında yeni gelenleri kesmeyeceğim."
Evet! Sonunda itiraf etmişti. Bu anın gelmesini o kadar uzun süredir bekliyordum ki.
Yataktan kalkıp ellerimi çırptım. "Sonunda çıktığınızı kabul ediyorsun. Bugünü görebileceğimi düşünmüyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionVenüs'ün ayaklarının altında ufalanan diri toprak hiç olmadığı kadar ölü kokuyordu. Özelikle yağmur damlaları, soğuk mermerin altındaki iliklere karışınca bu tuhaf kokuyu genzine çekti genç kız. Parmak uçlarından damlayan yağmur suyu bataklık yarat...