0.1

13.8K 852 438
                                    

Her gün rutin hâline gelmiş saçma bir kaçma işini yine ve yine uygulamakla meşguldüm. Peşimden gelen adamlardan kurtulmak adına dar sokak aralarına giriyor onları atlatmaya çalışıyordum. Kar yağıp etrafa yaydığı soğuğu yetmiyormuş gibi buz tutmuş kaygan yerler en büyük engeldi koşmama.

Bu sefer de parayı vermezsem Taehyung beni öldürürdü -ki eline geçince parayı versem bile öldürecekti. Lakin olmayan bir şeyi nasıl verebilirdim ki? Şu an elimde bulunan para borcumu karşılamazdı. Taehyung'un da canına tak ettiği için peşin istiyordu. Az para olmadığından hiçbir şekilde karşılayamazdım borcumu. Bu yüzden şu an kaçmaktan başka çarem yoktu. Bu genç yaşımda ölmeyi düşünmüyordum şahsen.

Geride bıraktığım adamları karışık sokakta bırakıp geniş alana çıktığımda önüme ilk çıkan park halindeki arabaya binmiştim. Buradan koşarak gitmek yerine daha hızlı bir şekilde gitmeliydim.

Kapıları kilitleyip ne yaptığımı anlamaz bir şekilde benden tarafı bakan kız şaşkınlığını bir kenara atıp "Ne yapıyorsun sen?!" diye bağırdığında yüzümü buruşturdum. Elim karnımın üzerinde nefesimi düzeltmeye çalışıyordum. Soğuk hava genzimi fazlaca yakmıştı.

"Sür! Acele et geliyorlar!"

Nefes nefese konuşurken elimle sürmesi adına işaret ediyordum. Fakat o pek de dediğimi yapacak gibi gözükmüyordu.

"Ne diyorsun ya sen? İn arabamdan hemen!"

"Geliyorlar diyorum sürsene!"

"Ben de arabamdan in diyorum!!"

Ses tonu giderek yükselirken gözlerimi kapatıp başımı iki yana salladım. Başımı pencereden tarafı çevirip adamların gelip gelmediğini kontrol ettikten sonra tekrardan yan koltukta oturan kızdan tarafı döndüm.

"Sürüyor musun, yoksa zoru mu kullanayım?"

"Sürmüyorum! Arabamdan ineceksin!"

"Demek öyle?"

Oturduğumdan bu yana belimi rahatsız eden  silahı kavrayıp çıkartırken amacım sadece onu korkutmaktı. Silah kullanan fakat cesaret edip sıkamayanlardandım. Sadece korkutmak amaçlı kullanıyordum. Ve şu an ona ihtiyacım vardı.

"Şimdi ne diyorsun? Sürüyor musun yoksa o mu konuşsun?"

Bakışlarımla silahı işaret edip tekrar ona çevirdim gözlerimi. Bakışları bir müddet ona doğrulttuğum silahta gezinip yutkunduktan sonra arabayı çalıştırıp sürmeye başlamıştı. Direksiyonu sıktığından beyazlayan ellerine bakıp nefesimi dışarıya üfledim. Onu korkutmak istemezdim fakat başka çare bırakmamıştı. Oysa ki istediğim yere kadar gidip daha sonra inecekti arabadan. Evet inecek olan o'ydu çünkü şu ara arabaya ihtiyacım vardı.

Bir hayli gittikten sonra izimizi kaybettirdiğimize kanaat getirip "Dur." demiştim. Korkudan olsa gerek, veya da arabadan inip gideceğimi sandığından direkt müsait bir yere çekmişti arabayı.

"İn aşağı."

Kaşlarını çatıp ani bir şekilde benden tarafı baktığında gülmemek için zorlamıştım kendimi. Onun yerinde ben de olsam aynı bu bakışları atardım.

"Anlamadım? Farkında değilsin sanırım, bu benim arabam ve inmesi gereken ben değil, sensin. Şimdi in aşağı!"

"Arabana ihtiyacım var ve seninle şu an gerçekten uğraşamam. Bana telefon numaranı ver işim bittiğinde ayağına kadar getireceğim.."

Nuisance ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin