0.9

5.8K 671 79
                                    

"Jungkook?! Hey nerdesin?! Cevap versene be adam?!"

Sesi öyle derinden geliyordu ki yerimden kalkıp 'burdayım' diyemiyordum. Başım dönüyor, midem bulanıyor ve karnım ağrıyordu. Hasta olmaktan nefret ediyorum!

"Hey sen?! Ne diye cevap vermiyorsun?!"

Şu an cidden cevap verecek durumda değildim. Karnımın ağrısı yüzünden nefes alamıyordum. Her nefesimi yukarı çekişimde karnıma bıçak saplanıyormuş gibi hissediyordum.

Zorla açtığım gözlerimi Chun hee'ye çevirdim.
Cevap vermediğim için kaşlarını çatmış, kollarını göğsünde bağlamış beni izliyordu.

"Ne o küstün mü? Cevap vermiyorsun?"

Bu kızın anlamasında bir sıkıntı mı vardı Tanrı aşkına?! Hastayım görmüyor mu?!

"Sen gerçekten aptalsın!"

Kurduğum cümleden sonra kaşlarımı çatıp gözlerimi tekrar kapadım. Bu ne tür bir hastalıktı böyle? Ölüyorum resmen!

"Sen iyi misin?"

Adım seslerinden yanıma geldiğini anlamıştım. Çok iyiyim! O kadar iyiyim ki kalkıp dans bile edebilirdim!

Geçen saniyelerin ardından ılık ellerini başımda hissettiğimde yutkundum.

"Ateşin yok. Başın mı ağrıyor? Sorunun ne? Söylesene!"

Yüzümü buruşturup elimi kaldırarak ittirmiştim elini. Ses kaldıramayacak kadar hastaydım.

"Kulağımın dibinde bağırmasana! Görüyorsun işte hasta oldum, karnım ve başım ağrıyor, ölüyorum!"

"Çok mu?"

Derin bir nefes çekip sessiz kalmıştım. Ağrıyordu işte.

"Masaj yapmamı ister misin?"

Tekrar cevap vermemiştim. Evet isterdim ama yap da diyemezdim. Ona kalmış bir karardı.

Geçen dakikaların ardından elini başımda hissetmiştim. Yavaşça başımı ovarken rahatladığımı hissetmiştim ama karnımın ağrısı yüzünden başımın rahatlığını tadamıyordum.

Anlamışçasına elini başımdan çekmiş, karnımın üzerindeki elimi yana koymuş ve ovmaya başlamıştı. Eli sağdan sola midemin üzerinde gezinirken az da olsa rahatladığımı farkettim.

Ama mide bulantım yüksek raddelere çıkmıştı. Bu histen nefret ediyordum! Kaşlarım olabildiğince çatılmıştı. Sanırım kusacaktım!

Bir anda yattığım yerden doğrulup lavaboya koştum. Klozetin kapağını açar açmaz ne var ne yok boşaltmaya başlamıştım. Kusmak kadar iğrenç bir şey yoktu. Midem çıkıyor gibi hissediyordum.

"Hey iyi misin?"

"Çık dışarı!"

"Ama iy-"

"Çık dedim!"

Beni böyleyken görmesini istemiyordum. Saniyeler boyunca öylece baktıktan sonra kapıyı çarpıp çıkmıştı. Midem durmaksızın yukarı geliyordu. Ne fena bir hastalıktı bu böyle?!

"Lanet olsun!"

Resmen gözümden yaş geliyordu!

Bir müddet sonra midemdeki her şeyin çıktığına kanaat getirdikten sonra ayağa kalktım. Yüzümü yıkayıp durulamış, ardından lavabodan çıkmıştım.

Ses seda yoktu. Dakikalardır lavabodaydım. Chun hee neredeydi? Hey, bir ihtimal kaçmış olmasın?!

"Chun hee?!"

Ses gelmemişti. Cidden gitmiş olabilir miydi?Hızla salona geçmiştim ama yoktu! Oda? Evet evet odaya bakayım en iyisi.

Hızlı adımlarla odasına doğru ilerledim. Bodoslamasına içeri girdiğimde bir anda yatakta doğrulmuştu. Işığı yaktığım sıra yüzünü bulmuştu. Neden ona hâlâ güvenemiyordum?

Işığın vurup aydınlattığı yüzünde gördüğüm parlaklık ağladığına işaretti sanırım? Ağlamış mıydı? Hızla yanaklarını silip yavaşça yatağına geri yatmış, sırtını bana dönmüştü.

Sorun neydi? Ona bağırdığım için mi ağlamıştı?

Yavaşça ona ilerleyip yatağın yanında durdum. Ben gitti sanmıştım.. Sahi neden gitmemişti? Elindeki fırsatı değerlendirebilirdi.

"Chun hee?"

Hiçbir şekilde tepki vermiyordu. Kırılmış olmalıydı.

Sağ dizimi ve sağ elimi yatağa bastırıp eğilerek yüzüne bakmaya çalışmıştım. Fakat bir anda başını çevirince fazla eğilmeme gerek kalmamıştı. Çattığı kaşlarının altından bana bakarken "Ne vardı?" diye sormuştu. Kesinlikle kırılmıştı..

Gözlerini kırpmadan gözlerime bakıyordu. Ben neden hâlâ üzerine eğik bir şekilde duruyorum ki?

"Neden ağlıyorsun?"

"Sanane bundan!"

Hızlıca arkasını döndüğünde kaşlarımı çattım. Trip mi atacaktı? Şu an gerçekten çekecek havamda değildim.

"Evet, banane bundan."

Yataktan kalkıp arkamı dönerek odanın çıkışına doğru ilerledim. Gönlünü sonra alabilirdim.

Kapıyı kapatıp salona doğru ilerlerken yüzümü buruşturdum. Midemde bir şey yokken altüst olması ne kadar normaldi?

Kendimi koltuğa atıp derin nefesler çektim. Gözlerimin önü bulanıklaşıyordu. Bu hangi hastalıktı bilmiyorum fakat ebemi göstermişti bana.

Gözlerimi sıkıca kapatıp elimi başıma götürdüm. Başımı ovup arada saçlarımı çekiştirdim. Hastaneye gitmezsem kesin can verecektim burada.

Bir anda karnıma giren sancı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Yemin ederim şu halimi gören regl olmuş sancı çekiyor sanardı.

Beklemediğim bir şekilde midemin üzerinde el hissedince gözlerimi araladım. Chun hee?

Gözleri etrafta dolanıyordu ama eli midemi ovuyordu. Gözlerini bana çevirdiğinde hafiften sırıtmıştım. Dayanamayacak kadar merhametli miydi, yoksa ona yaptığım iyiliğin karşılığını mı veriyordu bilmiyorum.

Benim sırıtmama karşılık o da gülümserken gözlerimi kapattım. O ara "Baş belası." diye mırıldandığını duymuştum.

Hep ben mi onunla ilgilenecektim? Biraz da o benimle ilgilensin..

Nuisance ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin