"Umut çok güzel bir kavram. Umudun var ise yaşama dört elle sarılırsın. Kimi gerçekleşir kimi gerçekleşmez ama sen umut etmekten vazgeçmezsin."
Günler, aylar geçti. Birkaç gün sonra liseye geçiş sınavım olacaktıç Onun için ayrı ayrı deneme sınavlarına giriyorduk. Hayatım stresli bir dönemi daha atlatacaktı, apaçık ortadaydı.
Düşündüğüm tek şey bir zamanlar umursamayıp umudumu yitirdiğim geleceğim. Artık benim elimde kalan tek miras geleceğimdi. Belki gelecekti, eğer gelirse belki de kanayan yaramın acısı geçerdi. Kahvaltımı yapıp giyindim. Evden çıktım ve merdivenlerden hızlıca indim. Apartmandan çıktıktan sonra yavaş yavaş okul yoluna doğru ilerliyordum. Bir yandan çok heyecanlanıyordum fakat bir yandan içimde endişe vardı. Ya sınavları veremezsem!
"Sınava bir gün kala"
Yarın sınavım var ve bu sıradan bir sınav değil. Eğitim hayatımın en güzel yıllarını nerede geçireceğime karar verecek sınav. Ahmet ağabey ve Ahsen abla sürekli bana rehberlik yapıyor, taktikler veriyorlardı. İkisi de çok bilgin kişilerdi. Bu sınava da hazırlanabildiysem, onların da katkısı çoktur.
Sabah saat 09.00'da sınava başlayacağız. Saat tam 06.30'da kalkıp, hazırlanacağım. Sonra kahvaltımı yapacağım. Geri kalan vaktimde kendime olan güvenimi ve motivasyonumu arttırmaya bakacağım. E sonra da okula gideceğim tabi.
**
Akşam olmuştu. Yarın için çok heyecanlıydım. Ahsen abla ve Ahmet ağabey ile salonda oturuyorduk. Bana sarıldılar ve bana olan güvenlerini dile getirdiler. Bu beni gerçekten iyi hissettirmişti.
Ahsen abla zihnimin açılması için bana bir sürü ceviz getirmişti. Hepsini yiyemedim ama birkaç tane yiyebildim. Ahmet ağabey ve Ahsen ablayı öpüp, odama çıktım.
Heyecandan bir sağa, bir sola sallanıyordum. Tamı tamına tam dokuz tane alarm kurmuştum. Uyuyakalmamak için...
Sabah saat 06.30'du. Alarmım çaldı ve Ahsen abla gelip beni uyandırdı. Çok heyecanlıydım. Hayatımda ilk defa bu kadar istekli kalkıyordum yatağımdan. Hemen fırladım ve üzerimi giyindim. Saçlarımı taradıktan sonra da banyoya gittim.
Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Sonra da dişlerimi fırçaladım. Elimdeki diş fırçasını ağzıma yaklaştırıp şarkı söylemeye başladım.
"TEOOG, TEOOG, EN SEVDİĞİM ÇALGI NE BİLİR MİSİN? TABİ Kİ DE BİR ORG..."
Ne saçmalıyordum...
Hemen aşağı indim ve kahvaltıya oturduk. Ahsen abla ve Ahmet ağabeyden günaydın ve başarılar öpücüğümü aldım. Ahmet ağabey bir yandan salamları midesine götürürken, diğer yandan bana küçük tüyolar veriyordu. Sınav anında sakinleşmemi sağlayacak, sınav stresinden uzak durmam için yapabileceğim şeyler işte...
Saat 08.20 olduğunda Ahmet ağabey arabasıyla bizi okula götürebileceğini söyledi. Hemen kalemliği aldım ve Ahsen abla ile birlikte, Ahmet ağabeyinin arabasına bindik. Moralim iyice yerine gelsin diye son ses şarkı açmıştı.
Velilerin okul içine girmesi yasakmış. Ahmet ağabey ve Ahsen ablaya kocaman sarıldıktan sonra içeri girdim.
Okulun girişine nihayet gelmiştim. Kimileri sanki ilk defa bir kız çocuğu görmüş gibi bakıyor iken; kimileri de kim olduğum hakkında aklında kurgular oluşturmaya çalışıyordu. Zamanı geldiği an herkes ile tanışacağımı anlamaları konusunda medet umuyordum. Okula giriş kapısında beni okulun güvenliği karşıladı. Sınıfımın üçüncü katta olduğunu söyledi. Teşekkür ettim. İçeri girip, sırama oturdum. Az önce kâğıtlarımız dağıtıldı ve görevli öğretmen sınav hakkında bilgi verdi. "Başlayabilirsiniz. Başarılar dilerim" Sınav süresi bittikten sonra kâğıtları görevliye verip, çıktık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözün Okyanusu
ChickLitKadının yaraları okyanuslar kadar derin,ama adam daha önce hiç deniz bile görmemiş