Bölüm 17

95 14 13
                                    



Yoldan Geçen Tanığın Gözünden-
Bir kız hızlıca koşuyordu. Birisinin kovaladığını anlayıp, arkasındaki adamın da koştuğunu farkettim. Kızı korumak için yürürken kızın birden yola doğru düşüp bayıldığına şahit oldum. Tam gidiyorken sol şeritten geçen araba kızı görmeyip üzerinden geçti. Bağırdım, çağırdım. Kimse sesini çıkarmadı. Bir elimle kızın boyun kısmını tutarken, diğer elimle 112'yi tuşladım. Olay yerini ve kazayı anlattım. Ambulans geldi ve kızı hastaneye kaldırdılar. Merak ettim ve bende gittim. Gözüm arkada kalsın istemezdim. Kızın sedyesine bakarken bir telefonun çaldığını gördüm. Aldım ve açtım. Arayan okul rehberliğiymiş. Olanları anlattım ve hemen hastaneye geldiler. Hastaneye polis çağırdım. Yardıma ihtiyacı olan bir kıza çarpıp kaçmak yürek ister. Polis geldiğinde gördüğüm her şeyi anlattım. Kızın öğrenci kartında adını gördüm. Şima'yı ilk yoğun bakıma almışlar. Birazdan ameliyata alacaklarını söylediler. Birçok sayıda kırığı olduğu, iç kanama ve beyin kanaması riskinin yüksek olduğu, kaburgalarında çatlaklar olduğunu söyledi. Ayrıca ameliyat sonunda felçli olarak hayatına devam edebilme riski %19'muş. Akşama kadar bekleyip gitti öğretmenleri. Ben de küçük çocuğum olduğu için gitmek zorunda kaldım. Doktora numaramı verdim ve gelişmelerden beni haberdar etmesini rica edip hastaneden ayrıldım.

-AMELİYAT SONRASINDA GÖRÜLEN RÜYA-

Anne, neredesin? Neredesin anne? Bak kızının canı yanıyor. Ellerim neden hareket etmiyor anne? Gözlerimi neden açamıyorum anne, neden? Neden ayağa kalkıp sana gelemiyorum? Anne ne oldu bana? Doktor söyledi, duydum. Felçli olacakmışım. Korkuyorum anne, bir daha koşamamaktan korkuyorum. Gelsene anne, niye gelmiyorsun? Bari bugün yanımda ol, canım yanıyor annem.

Derken doktor ve yardımcılarının konuşması başlar.
D.Y: Nabız düşüyor hocam.
D: Tampon.
D.Y: Hocam hastayı kaybediyoruz.
D.Y: Hocam... Hocam bırakın.
D: Elektroşok 250'ye hazırla çabuk.
D.Y: 250 hazır!
D: Çekil! 3-2-1
D.Y: Hocam olmadı. Ölüm saati 17.46
D: 250'ye hazırla çabuk.
D.Y: Hocam hastayı kaybettik.
D: 250!
D.Y: 250 hazır hocam.
D: Çekil! 3-2-1
D.Y: Hocam!
D: İki yüz e...
D.Y: Hocam başardınız. Hastanın nabzı geldi.
D: Ameliyata devam.

Ameliyat bittikten sonra Şima'yı yoğun bakımda müşahede altında tutarlar. Doktor, Şima'nın koruyucu ailesini bilgilendirmek için telefon eder.

Doktor: Alo, iyi günler. Bir konu hakkında bilgi vermek için aradım. Müsait misiniz?

Ahsen Abla: İyi günler, buyurun dinliyorum, müsaitim.

Doktor: Öncelikle sakin olun. Kızınız Şima, geçirdiği bir kaza yüzünden hastaneye kaldırıldı. Durumu yüzünden hemen ameliyata aldık. Ameliyat bitti fakat şuan tam bir netlik kazanmış değil. Bizim için önemli olan ilk yirmi dört saattir. Hasta şuan yoğun bakımda. Eğer ilk yirmi dört saat uyanıp, belirli fiziksel uygunluğu anlaşılırsa hastanın durumunu yavaş yavaş anlayabiliriz. Fakat ilk yirmi dört saat uyanmazsa veya uyandığı halde tepki veremiyorsa iki şıkkımız kalıyor. Ya felçli kalacak, ya da bitkisel hayata geçecek. Hastaneye gelme şansınız var mı?

Ahsen abla: Ne! He, he, hemen geliyorum. Na, nasıl olur böyle bir şey? Kapatın geliyorum!

Doktor telefonu kapattıktan sonra, telefonu hemen çaldı. Arayan bir hemşireydi.

Hemşire: Hocam, hemen yoğun bakıma gelin. Hastanın durumu kötüye gidiyor.

Doktor koşarak içeri girdikten sonra hemen müdahaleye başladı.

Doktor, Şima'ya ilk önce solunum cihazını bağlamıştı. Daha sonrasında kalp masajı yapmaya başladı. Ardından odadaki tüm perdeler kapandı.

Şima'nın annesi, yoğun bakım kapısında ağlamaktan helak olmuştu.

Derken odanın perdesi açıldı ve doktor içeriden çıktı. Şima'nın koruyucu ailesi olan Ahsen, doktora Şima'nın durumunu sordu telaşlı bir şekilde.

Doktor ile hemşire göz göze geldi...

SON.

Acaba Şima'ya ne olmuştu?

Ölmüş müydü, yoksa yaşıyor muydu?

2. seride görüşmek üzere...

Gözün OkyanusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin