-1 GÜN SONRA-
Sabah uyandığımda her yerim ter içinde kalmıştı. Çok kötü bir rüya görmüştüm. Anlatıyorum...
Uzun bir yolda yürüyordum. Emin değilim ya da bir tünel olabilir. Sonu olmayan bir tüneldi. Yürüyordum ama sonu gelmek bilmiyordu. Yürümeye devam ettim. Kendimi süzeyim derken üzerimde normal hayatta giydiğim kıyafetler değil de sade beyaz bir elbise vardı. Tünelin bir köşesinden gelen rüzgâr ile etrafa uçuşan astarlı beyaz bir elbise. Bu da neyin nesiydi? Allah Allah... Gördüklerime inanamadığım için gözümü ovaladım. Sonra baktım değişen bir şey yok, yürümeye devam ettim. Bir yankılanma sesi duyunca hareketsiz durdum.
Bir kadın kızım diye bağırıyordu. Sesi ağlamaklı idi. Durup dinlemeye başladım. Sonra birden dedim ki acaba bana mı diyor kızım diye? Ben de anne diye haykırsam gelir mi yanıma?
Yok, be Şima. O şans ne arar sende. Anca rüyanda görürsün. Öyleydi zaten, sadece rüyamda gördüm. Neyse yürümeye devam ederken, arkamdan bir adamın sesi dur diye yankılandı. Ortada tek ben olduğum için durmak zorunda kaldım. Çünkü gerektiğinden fazla korkuyordum. Arkanı dön dedi.
Dönmedim. Dön dedi. Döndüm. "Kimsin sen, nerdesin?" dedim. Ben senin babanım dedi. "Benim babam rahmetli olalı yıllar oldu, kimsiniz doğru söyleyin" dedim. "Ben ölmedim kızım, affet beni. Ne olur affet, çok pişmanım."
Birden yere düştüm. Kimse gelip kaldırmadı. "Senin gibi baba olmaz olsun, olmadı zaten de" dedim. Bak kızım sana her şeyi anlatacağım...
Derken ter içinde yatağımdan havaya savruldum. Hızlıca yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Yüzümü yıkadım ve aynada kendime bakmaya başladım. Ağlamaya başladım. Anca rüyamda görebileceğim şeyleri de rüyamda görmek istemiyorum. Bana ne anlatacaktı ki?
Dünyaya gelmemin tek suçlusunu ben olarak algılayan, adı da baba olan birinin ne açıklaması olabilirdi? Keşke birileri bana bu yaşadıkların birer şakaydı, rüyaydı; artık doğruları görme ve rüyadan uyanma vakti diyebilseydi. Banyoda ağlamaya devam ederken birden bağırdım.
"Hani nerdesiniz? Nerdeyseniz artık ya gelin ya da gidin. Yakmayın artık canımı. Yoruldum artık savaşmaktan. Hiç gelmeyen birilerini beklemekten yoruldum. Gidin artık!" diye haykırırken, birden böğürerek ağlamaya başladım. Acısı da neydi biliyor musunuz? Gözyaşlarımı silen kimse yok. Ellerimle yüzümü sıvazlayarak sildikten sonra banyodan çıkıp mutfağa gittim. Bir bardak su doldurdum ve içtim. Sonra mutfaktan çıkıp odama ilerledim.
Yatağıma uzandım ve dakikalarca tavana baktım. Sonra kalkıp oturdum ve ellerimi açıp dua etmeye başladım.
"Allah'ım lütfen sana isyan ettiğimi düşünme. Allah'ım ben artık çok yoruldum. Kirpiklerim ıslanmaktan dökülüyor. Saçlarımla kalbim aynı oranda kırılıyor. Gün geçtikçe daha çok çöküyorum. Allah'ım beni kimse sevmiyor. Sen beni seviyorsun değil mi Allah'ım? Lütfen beni sev Allah'ım, ben kötü biri değilim. Çok üzüldüm bugüne kadar. En derin acımı bile sen bilirsin Allah'ım. Allah'ım artık benim de mutlu olmaya hakkım yok mu? Allah'ım ne olur artık rüyalarıma babamla annem gelmesin. Sadece annem gelsin istiyorum. Beni terk eden bir adamı rüya dahi olsa görmek istemiyorum. Ne olur onu benden uzak tut. Allah'ım kulun kölen olayım, yarın güzel bir şeyler olsun. Bir günüm de ağlamadan geçsin Ya Rabbim."(âmin)
Duamı bitirdikten sonra tekrar uzandım ve gözümü kapattım. Uykuya daldım. Sabah olduğunda içimde değişik bir his vardı. Acaba dualarım kabul mü olmuştu? Yatağımdan hızlıca kalkıp banyoya ilerledim. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Havluyla ellerimi ve yüzümü kuruladım, havluyu alarak banyodan çıktım. Sonra tekrar odama gittim. Odamı toparladım ve oda havalansın diye camı açtım. Okul kıyafetlerimi giyindim. Saat daha çok erkendi ve yavaşça odamdan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözün Okyanusu
ChickLitKadının yaraları okyanuslar kadar derin,ama adam daha önce hiç deniz bile görmemiş