🎶BÖLÜM 19🎶

41 1 20
                                    

         Birden rüyadan uyanıp yatakta oturur hale geldim. Dün gelir gelmez uyumuştum ama rüyam devamı gibiydi. Sanki rüya değilde o anı yaşıyormuşum gibiydi o kadar gerçekçiydi ki, Aylin ile konuşuyordum telefon da. Sonra ağızım dan Mete ile ilgili aşk dolu cümleler çıkıyordu. Onun yanında huzurlu hissetmem normal mi? Diye soruyordum. O da aşk itirafı falan diyordu.

           Sonra birden Mete'den mesaj geliyordu. Ben hayaller kuruyordum. Mesaj ise sadece bir piknik mesajı oluyordu. Bu ne biçim bir rüya ya?! Rüyanın daha fazla etkisinde kalmamak için yataktan kalktım.

               Banyoya gidip aynaya baktım ama bakmaz olaydım, bu ben miyim? Elektrik çarpmış gibi duruyordum. Bu halde daha fazla kimseye görünmemek için hemen elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı taradım. Banyodan çıktığımda bugün bütün gün uyuma gibi bir teori düşündüm. Harika bir fikir?!

               Tam yatağıma büyük bir heyecanla giriyordum ki annemin aşağıdan çağırma sesi geldi. Yine diyecek diye beklerken veya günlük bir söz beklerken onun dediği bambaşka bir şeydi. "Kızım hadi gel kahvaltı hazır, bugün kahvaltıda bir misafirimiz daha var" dedi. Babamdır herhalde diye pek önemsemedim ama ikinci bağırıştan sonra dayanamayıp yataktan çıktım.

                 Gerçekten şu rüyamda ki gibi bugün piknik olsa ne kadar güzel olurdu. En azından bugünümü doldururdum. Odamdan çıkıp merdivenlerden seke seke indiğimde hemen salona geçtim.

                   Bütün gün uyumak istesem de yine de acıkmıştım. Bizim evde hatta bizim salonda hatta bizim masa da oturan bir Barış beklemiyordum karşımda. Ona öylece bakarken elinde yemekle mutfaktan gelen annem konuşmaya başladı.

               "Barış bugün kahvaltı da bize eşlik edecek. Hatta bir hafta belkide bir ay. Babanlar şirketi kurmaya başlayacaklar artık. O yüzden Barış'ın ailesi ve baban karşı da kalıcaklar. Yaklaşık bir iki ay sonra da şirkette çalışmaya başlayacak babanlar."

              Dediğiyle donup kalırken ağzımdan çıkan tek bir cümle vardı. "Anne bir mutfağa gelir misin?" Bunu Barış'a bakarak söylemiştim. O bana tebessüm ederken annem elindeki tabağı masaya koymuştu. Beraber mutfağa gittik.

                "Anne Barış nasıl biz de kalır ya? İnanamıyorum ben şimdi okulun en korkunç en kötü, en mal insanı ile beraber mi yaşayacağım?" Dedim. Ama demez olaydım. Cümlemi tekrar ettiğimde belkide en büyük potu kırdığımı anladım. "Efendim kızım?"

             "Şey yani anneciğim, diyorum ki ben okulun  en zeki, en iyi, en yakışıklı kişisiyle beraber mi kalacağım?" Annem dediğime gülümserken ben onun bir önceki dediğimi duymaması İÇİN dua ediyordum.

               "Hadi Barış sofrada tek kaldı. Onun yanına gidelim" dedi ve beni de peşimden sürüklemeye başladı. Beraber salona gittiğimizde Barış telefonu ile ilgileniyordu. Biz gelince de elinden bırakıp konuşmaya başladı. "Eline sağlık Mine teyze sofra çok güzel gözüküyor"dedi.

                     WHAT DEDİN GÜLÜM?

               Barış az önce eline sağlık Mine teyze mi dedi? Dedi değil mi? Yani ben yanlış duymadım. Gözlerimi büyüterek dediğine anlamsızca bakarken Barış bana bakıp sırıtmaya başladı. Tam annemin yanına oturuyordum ki "kızım Barış ile aynı sokulda hatta aynı sınıftaymışsınız, hiç bahsetmedin git Barış'ın yanına otur" dedi.

            Bugün niye herşey benim tersime hareket ediyor? Bu terslikler bir an önce bitsin. Tam itiraz edecektim ki annem yine konuşmaya başladı. "Kızım hadi okulun en en zeki, en iyi, en akıllı kişisiyle beraber otur."diyip Barış'a göz kırptı.

ASIL KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin