Bölüm 22

5.8K 299 36
                                    

Bölüm için söz verdiğim kuzularımdan özür diliyorum. Ama üniversite tercih dönemi olduğu için fırsat bulamıyorum. Bölümümüz aşağıda. Umarım beğenirsiniz. Öptüm sizi. Yorumlarda konuşuruz.

Erzurum' un kış sessizliğinin örtüldüğü ovada hava soğuk ama yumuşaktı. Saatler önce korkutucu fırtınanın izleri her yeri kapamıştı. Buzlu yolları, karlar sürüldükten sonra ıslanan toprağın çamurunu ve araba hatta insanların adım izlerini bile silmişti o fırtına. Bu haldeyken de tam anlamıyla büyük bir pamuk tarlasını andırıyordu büyük ova.

Ayşe Hanım odanın kapısı aralayıp birkaç saat önce hizmetçinin söylediği şeyi görmek için gözlerini odada gezdirdi. Beyaz karların güneş ışıklarını hiç kesmeksizin odaya taşıdığı için onları görmesi zor olmamıştı. Tam karşıda, büyük buzlanmış canım hemen önündeki yatakta uyuyorlardı. Torunu, kollarında huzurla uyuyan Ekin' i sıkıca kucaklamış, göğsüne milim boşluk bırakmadan yaslamıştı. Onları arkadan gözetlerken genç kızın da bir elini Ali' nin koluna sıkıca doladığını gördü. Çizgilerle dolu yüzünde yayvan bir gülüş ortaya çıktı. Bomboş ve kardeşçe bir duyguyla bile hareket etseler, bu kadar yakın olmazlardı. Emre' nin de yardımı ile olabildiğince bu iki gencin arasını yapmak için çabalayacaktı.

En başından Ekin' in yetiştiği ortam, ailesi ve iki gencin aralarındaki  bariz farklar yüzünden Emre' ye bir söz verdiği için kendini suçluyordu. Ekin ne kadar naif biriyse, Ali' de cehennem ateşinde dövülmüş bir demir kadar sertti. Sadece Ali' nin koruma iç güdüsü olabilirdi veya kardeşi gibi de görüyor olabilirdi Ekin' i. Ama torununun bir kadınla uyuması görülür şey değildi. Ayrıca sofrada Ekin' e ailesini sorduğu vakit Ali' nin babaannesine attığı bakışı unutamayacaktı yaşlı kadın. Düşmanına bakıyormuş gibiydi.

Ve şimdi de beraber uyuyorlardı. Ilık odada, genç kıza sıkıca yaşlanmışken kafasını onun boynuna gömmüştü. Eğer Ekin, Ali için önemli bir kadın olmasaydı değil onunla yatmak, evinde bu kadar uzun süre kalmasını müsade etmezdi. Ali bu koruma işleri konusunda çok kararlı bir tavır sergiliyordu. Korumasına aldığı her yaştan kadın veya erkek onun evine girmemişti hiç. Birkaç yakın koruma olanlar dışında. Ama Ekin onunla aynı yatağı bile paylaşıyordu. Genç kızın geçmişi yaşlı kadının umurunda bile değildi. Ali o kızı yanında istiyorsa herkes kabullenecekti. Torunu hata yapmazdı çünkü. Güveniyordu ona.

Sessizce kapıyı kapatıp, aşağı inmeye başladı. Herkesi o kattan göndermek için saatlerdir çabalıyordu. En son temizlik yapan kadınların yukarıya çıkmamaları için bilerek mutfağı dağıtmıştı.

..........

Ufak bir dokunuş. Yavaş ama etkili. Öyle ki genç adam nasırlarla kaplı elini hızla burnuna götürüp sertçe kaşıdı. Gözüne buran güneş de rahatsız ediyordu. Uykudan uyanmayı sevmezdi. Rahatsız eden şeyle uyandığında ilgileneceğini aklına kazıyarak derin uykuya doğru dalmaya başladı. Ama yeniden kaşınan burnu yüzünden sinirli bir soluk verdi. Kahverengi gözlerini hızla açarak etrafına bakınmak istedi. Gördüğü tek şey siyah parlak saçlardı. Ve göğsüne dokunan naif soluklar.

Ne olduğunu ve kollarındaki kadını anladığı an başını biraz geriye çekti. Ekin tam anlamıyla kollarında yatıyordu. Başını genç adamın göğsüne yaslamış, küçük elini ise uyumadan dakikalar önce bir damla göz yaşı akıtıp, ardından öptüğü kalbinin tam üstüne koymuştu. Kendini belli eden ufak soluklar genç adamın göğsüne vuruyordu. Küçük dudakları mora yakın bir rengi almıştı, yanakları mevcut ateşinden dolayı kızarıktı ve kirpikleri sürekli kırpılıp duruyordu. Ama bu haldeyken bile Ali' yi titretebiliyordu bu kadın.

Uyumadan hemen önce konuştuklarında aslında biraz pişmanlık duyup kendine yakın olmasını istemişti sadece. Evet, Ekin, Ali' ye haksızlık taptığını düşünecek ve kendini affettirmek isteyecekti. Ama içinde büyüttüğü sıkıntıları döküp ağladığı için Ali mutlu mu olsa yoksa üzülmeye devam mı etse bilmiyordu.

Güllerin FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin