Bölüm 6

6.1K 341 26
                                    


Ekin uyanalı çok olmamıştı aslında. İlk başta boş tavanı gördüğünde her şeyin bir rüya olduğunu sandı. Güney' in gelişi, ardından o canavarla karşılaşması. Tanrım dedi içinden. Rüyada bile nasıl korktuğunu hatırlıyordu. O gözler... Bir yatakta çıplak olduğunu fark ettiği an beyninden vurulmuşa döndü. Kim onu bu hale getirmişti.

Aklına sarhoş olup, geceyi bir erkekle geçirdiğini hatırlamadığı gibi bir ihtimal geldiğinde kafasını yatağa sıkıca bastırıp gözlerini yummuştu. Çarşafın üstündeki erkek ceketi bu düşünceleri kafasına getiren en önemli sebepti.

Bunca yıl çabalayıp koruduğu bütün benliğini kaybetmişti yani öyle mi? O kadınlar gibi olmak istemiyordu. Zorla veya isteyerek bir erkeğin bedensel zevki için altına yatmak yerine kendini öldürmeyi tercih ederdi.

Elleri ile üşüyen bedenini sarmak istedi ama kirlenmiş vücuduna dokunamadı. Yapamıyordu. Onun yerine yattığı yerde iyice büzüldü.

Onca dayak, hakaret, işkenceden sonra kendini nasıl kaybedebilmişti. Yanıt vermiş olma ihtimali aklına gelince bulanan midesini zorlukla tuttu.

Bir an aklına ya ilaç verdilerse diye geldi. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Midesinden yükselen safra ile yüzünü buruşturdu. İsyan etmek istiyordu. Çığlık atmak. İçinde biriktirdiği ne varsa kusmak. Sıkıca kapattığı gözlerini aralayıp çığlık atmak isterken kapıdan gelen sesle dondu.

Odada hissettiği varlık ile donmuş bedenine aldığı nefesleri bile durdurdu. Neden gelmişti. Daha ne istiyorlardı ondan? Hemen yan tarafta hissettiği hareketlenme ile sıkıca kapattığı gözlerini açtı. Önce sıkı bir hesaplaşma yapmalı sonra da bu hayattan kurtulmak için her yolu denemeliydi. Kaçış ya da ölüm.

Ama tahmin ettiği hiçbir şey olmadı. Çünkü rüyasında gördüğü korkunç dev tam karşısında oturuyordu. Gözlerini kapamış, iki parmağı ile göz pınarlarına baskı yapıyordu.

Yavaşça rüya sandığı her şeyin gerçek olduğunu anladı. Kasılan vücudu gevşediğinde içi mutlulukla doldu. Artık mutluluktan çığlık atmak istiyordu. Bir an aklına kalkıp adama sarılmak bile gelmişti. Yıllarca korku ile beklemekten aklına hemen başka ihtimaller doğmuştu.

Mutlu gözleri adamın sert çehresine bakınca dolmaya başladı. Akmayan göz yaşları parlıyordu artık. Adama vurmuştu. Elini kesip, gözlerini oyacağım demişti o da. Üstündeki kanı gördükten sonrası yoktu zaten. 

Az önce gönüllü olacağı ölüm çok yakındı işte. Kesin öldürürdü onu. Güney bile engel olamazdı. Aklına adam ile ilgili duydukları geldi yavaşça ve hatırladıkları...

On altı yaşında temizlik yaparken getirilen adam. Patronun adamlarından biriydi. Feci dayak yemiş ve sağ elinden iki parmağı kesilmişti. Sonra hakkında daha fazla şeyler duymaya başladı. Öldürmeyip işkence etmesi, kesilen uvuzlar, dışkısını yedirdiğini söyleyen insanlar, canlı canlı çeşitli deneyler yapması ve en korkuncu Cerrah denmesinin sebebiydi. İnsanları o meşhur ameliyathaneye tıkıp canlı canlı, sırf zevk için psikopatça yaptığı ameliyatlar.

İlk duyduğunda şehir efsanesi sanıyordu onu. Pavyonda temizlik yaparken ara sıra kulağına geliyordu. Ama patronun adamı getirildiğinde emin oldu, efsane değildi. Çevresinde bulunan çoğu erkek de korkuyordu ondan.

Ve şimdi ne sebepten olursa olsun o adama tokat atmıştı. Affetmeyecekti onu biliyordu. O gözlerde görmüştü bunu. Ve üstünde kan vardı. Kim bilir hangi kurbanını bırakıp gelmişti. O sırada yanı başındaki komidinin üzerinde duran bıçak dikkatini çekti. Kesecekti onu işte. Acaba çığlık atsa Güney kurtarır mıydı?

Güllerin FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin