Büyük bir binanın en tepesinde bulunan odaların içerisindeki en büyük odadaydılar. Odanın iki duvarı boydan boya camlardan olma idi. Manhattan adasındaki büyük binalar, ışıklı panolar ve daha bir çok şey adamın ayakları altındaydı.
Üstüne çektiği takım elbisesi simsiyahtı. İri vücut yapısı ve kılıçtan keskin bakışlarıyla suç ağının en büyük isimlerinden biri olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Camdan baktığı zaman bütün şehri ayakları altında görüyordu. Ve o an, sahip olduklarını kontrol etmek istercesine camın önünde durmuş şekilde camın ardını süzüyordu.
Bulunduğu oda ise siyah takımının aksine bembeyazdı. Camlar haricinde kalan iki duvarda ve tavanda beyaz rengi hakimdi.
O sırada ise odada bulunan diğer adam ise "Deadpool'un adresini bulduk. Ekipleri yolladık efendim," dedi.
Kel ve kilolu olan siyahlı adam hiçbir tepki vermedi. Bir müddet sonra kalın sesiyle birden konuşmaya başladı, "İyi iş çıkardın Brock. Daha önce hiçbir adamın bana veremediği başarıları veriyorsun. Kendini bu konuda takdir etmelisin."
Brock ise el parmaklarını kütürdetti. "Ben sadece Spider-Man'den olan intikamımı almak istiyorum. Benim Daily Bugle'daki işimi kaybetmeme sebep oldu. Onun yüzünden karım benden boşandı. Bunun öcünü ondan almam gerekli." Aklına Spider-Man'i getiren Brock, yumruklarını sımsıkı sıktı.
"İntikamını alacaksın," dedi kel adam ve Brock'a doğru ağır ağır döndü. "Fakat, öncelikle bu Deadpool'a bizim işimize karışmaması gerektiğini öğretmemiz lazım. O iş halolduktan sonra ise kafesinden kaçan kuşu tekrardan kafesine sokmak için çalışmalara başlayacağız."
"Peki efendim," dedi Brock ve kafasını eğdi. Adamın Kingpin'e itaat ediyor olmasının nedeni karısına göndereceği parayı sağlamak ve Spider-Man'den intikam almaktı. Karısı onu terk etmiş olsa da onu hala seviyordu.
Ve hasta oğlunu da.
Oğlunun sağlık masrafları için para lazımdı ve Brock bunu sağlayabilecek tek kişiydi. Karısı ne yazık ki Brock ile tanışmadan önce bile karanlık ve dinlendiği zaman tüyler ürperten bir geçmişe sahipti. Kocasından ayrıldıktan sonra da kaçmaya çalıştığı geçmişine geri dönmüştü ve karanlığıyla kucaklaşmıştı. Üstelik, hasta oğlunu da bu karanlığa dahil etmeyi göze almıştı.
"Spider-Man şimdilik bizim için sorun değil. Gerektiği zaman onu indireceğiz. Bu şehirde bize engel olan bir çok insan var. Daredevil, Punisher, Spider-Man ve şimdi ortalarda yeni gözükmeye başlamış beyaz kostümlü bir eleman. Sürekli yeni tipler türüyor. Saçmalık."
Ağır tavırlarla takılan Kingpin, elini yavaşça ceketinin içine uzattı ve iç cebinde bulunan purosunu eline aldı. Ardından purosunu ceketinden çıkardı ve ağzına götürdü. Dış cebindeki çakmakla da purosunu yaktı. Kalın olan kahverengi puro, ucu alevlenir alevlenmez Kingpin'in ağzını duman sardı. Ağzındaki dumanları dışarıya salan adam, odayı kısa süre içerisinde duman altı bürüdü.
---
"Wade, bu anlattıkların..." dedi Peter ve yıkık dökük duvara yaslandı. "Simbiyot, Kingpin'in elinde yüzlerce insanı yok edebilecek bir silaha dönüşebilir." Kafasındaki kara düşüncelerden olma bulut gitgide büyüyordu. Adrian hapishaneden kaçtıysa hakkı olanı Kingpin'den almaya çalışacaktı. Bu da New York'un yer altında büyük bir savaş demekti.
Şehrin yer altı işlerinden anlamayanlara bile zarar verebilecek büyük bir savaş...
Peter'ın zamanında uğraştığı bir çok kötü vardı bu şehirde. Adrian onlardan adam toplarsa Kingpin'le kapışmaları çok ciddi sonuçlar doğurabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnanılmaz -- Peter Parker || Aranea #1
FanfictionAranea Serisi Birinci Kitap: İnanılmaz Sıradan, ezik ve zeki olan Peter Parker'ın dünyası, Radyoaktif bir örümceğin ısırmasının kıvılcımıyla parıldayıp, "Büyük güç, büyük sorumluluk getirir," lafıyla alevlenmişti. Yapması gerekeni yapmayışının...