Bölüm Yedi: İntikam'dan Zehrin Doğuşu

284 24 26
                                    

Laboratuvarın çift kanatlı otomatik kapısı iki yana açıldı ve içeriye Eddie Brock girdi. Gözlerinden alev saçacak kadar öfkeli ve önüne gelen ilk şeyi parçalayacakmış gibi sinirli hissediyordu kendini. Girdiği oda oldukça sterildi ve her yerde cam tüpler vardı. 

Odanın ortasında ise bir masa ve masanın üstünde kocaman bir makine vardı. Makinenin dibine kadar gelen Brock, cihazın sol kenarındaki cam kapağa dokundu. Simbiyotun olduğu gümüş çanta, makinenin içinde muhafaza ediliyordu. 

Brock, önce cam kapaktan yansıyan kendi yansımasına, ardından çantaya baktı. Spider-Man'i bir an önce alaşağı etmek istiyordu. Ailesi ve çocuğuna yardım etme duygusu ise onun intikam duygusunu frenleyen şeydi. 

Eğer ailesi de olmasa, Kingpin'in köpeği olmadan ilk fırsatta Spider-Man'e saldırmanın bir yolunu arardı. Ancak, sağ omzundaki melek ona ailesini hatırlattıkça, içinde harıl harıl yanan intikam ateşi belirli bir seviyenin üstünü hiçbir zaman aşamıyordu. 

Lakin, adamın artık bir sabrı kalmamıştı. Bir an önce Spider-Man'den intikamını almak istiyordu. Onun yüzünden hapis yatmışt, onun yüzünden karısını ve çocuğunu göremez olmuştu. İşini kaybetmişti, saygınlığını kaybetmişti.

Şimdi ise onu almak için en büyük anahtar karşısında, bir çanta içerisinde duruyordu. Elini cama koydu adam. Daha önceden simbiyotu Spider-Man'in üstünde görmüştü, Spider-Man'i daha güçlü, daha hızlı ve daha çevik yaptığını biliyordu. O yüzden simbiyotu ele geçirdiği vakit hiçbir gücün onu durduramayacağının da farkındaydı. 

Tam o sırada, Brock'un girdiği kapı yeniden açıldı ve içeriye derin dekoltesi olan bir siyah elbiseli, gümüş renkle parıldayan topuklu ayakkabıları olan sarışın kızcağız giriverdi.

"Brock, demek buradasın," dedi kız adamı arkasından süzerken. "Ne oldu, neye bakıyorsun öyle?"

Sırtı kıza dönük olan Brock, "Sadece bakınıyorum, Felicia, bir şey yok," dedi çantayı gözetlemeye devam ederken. Ancak çantayı almak için kafasında türlü planlar kuruyordu adam. Göz ucuyla cam kapağın yanına baktığında ise bir şifre paneli göremedi. 

Çanta orada, öylece duruyor olmalıydı. Tek şifre, odaya açılan kapının şifresiydi. Onu da Brock ve Kingpin'in bütün adamları biliyordu zaten. Simbiyot karşısındaki tek engel, Brock'un kendi kararıydı.

Felicia ise Brock'a engel olamayacak kadar ufak bir sorundu. Karşı karşıya bırakıldıklarında Felicia'nın, Brock'a karşı bir şansı yoktu. O yüzden Brock, kararını verdiği an simbiyotu oradan alabilir ve uzun zamandır istediği intikamına kavuşabilirdi. 

"O makinede simbiyot olduğunu biliyorum Brock," dedi kız iki elini de beline koyarak. "Yoksa onu almak gibi bir planın mı var?" 

"Baban," dedi Brock. "Kingpin sadece kendi işleriyle ilgileniyor Felicia. İntikamımı almak istiyorsam bunu Kingpin'in altında iken yapamam." Elini cam kapaktan indirdi. Omzu üstünden Felicia'ya baktı. Ardından bütün vücudu ile döndü kıza doğru. 

"Sana, ihtiyacın olan parayı o veriyor ama," dedi Felicia ve bir adım öne attı. "Onun verdiği para olmadan karın ve çocuğuna geçinebileceği parayı nasıl yollayacaksın?"

Dişlerini birbirine bastırdı adam. Bu duyduğu onu pek de mutlu etmemişti. "Sen bunu nereden biliyorsun?" Ters ve sinirli bir cevap vermişti. Karısının ve çocuğunun tanımadığı insanların ağzında dolaşması pek de onu hoşnut edecek bir şey değildi. 

"Çevremde olan bitenleri bilirim," dedi kız ve gülümsedi. 

"Eğer çevrendeki olan biten her şeyi biliyorsan, babanın seninle işi bittiğin de seni de postalayacağını unutma." Arkasını dönen Brock, eliyle cam kapağı açtı ve gümüş çantayı aldı. Çantayı yerinden çeker çekmez duvarlardaki kırmızı ışıklar yanmaya ve sinir bozucu alarm sesi çalmaya başladı.

İnanılmaz -- Peter Parker || Aranea #1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin