9 . Bölüm

13 3 5
                                        

...

O kız kesinlikle buraya gelmemeliydi. O kız eğer buraya gelirse neler olacağını ben gayet iyi biliyorum. Vincent bir tahmininde doğruyu söylüyordu. Ben geleceği görebiliyordum. Tanrı aşıkna o kız daha 28 yaşında! O kızı buraya getirirse gerçekten kötü şeyler olurdu. Ve olanlar benim değil...Vincent ın hoşuna gitmeyecekti.

...
Görkem şaşkınlıkla gözleri önünde olan Eflah a baktı. Ayağa kalktı. Kendini korumaya almak istiyordu. Gözleri yine siyahlaşmıştı.
...Kelepçeler yine kırılıyor. Hafifçe kanayan bilekler orataya çıkıyor. Görkem birden acıyor Eflah a , kelepçelerin o kadar sıkı olmasına. Ama acıması gereken kişi kendisi...

...Sandalye yeniden kenara fırlatılıyor ama parçalanılacak kadar sert değil. Eflah tek kelime etmeden kapıyı açmaya çalışıyor. Ama hayır , kapı bir türlü açılmıyor. Sert bir boyun hareketi ile Görkem e dönüyor. Görkem cesur olmaya çalışıp silahını çıkarıyor. Ancak kendisi de silahı da ne kadar cesur olurlarsa olsunlar iki ruh da birbirleri ile savaş verirken herşey güçlü oluyorlardı.

...Silah ile o da parçalanıcaktı. " Anahtar" diye boğuk , bir o kadar kontrolsüz bir ses geldi. Hayır , bu Eflah ın sesi değildi. Görkem başını olumsuz manada sallayıp o söylemesi gerekn şeyleri söyledi. Söylese bile hayatını her türlü çöpe atıyordu şuanda.

...Görkem in bedeni odada havalanıp yere inerken bir anahtar fırladı cebinden. Eflah sırıtıp anahtarı kaptı. Ancak kapı çoktan açılmıştı. Polislerin hepsi elinden silah ile ona bakıyordu. Eflah ın yüzündeki sırıtma sönerken...

...Başını hızla sağa sola salladı. Kendi bedenini kontrol etmeli ve bu karşıt ruh ile savaşmalıydı ama nasıl? Şuanda resen bir boks maçındaydı ve kaybediyordu. Yaptıklarına bakıyordu. Görkem in silahını almıştı...hayır , hayır yapamazdı. Öldüremezdi...

...Bu bedeni sadece kullanıcaktı. Katil yapmayacağı için kendine söz vermişti. Hem zaten katil kendisi olucaktı ve işi...Hızlı bir hareketle herkesi korkuturken birinin bvacağına nişan almış gibi ateşledi silahı. Silahın markasına baktı...Kıçının üstüne düşmemesi tuhaftı. Çünkü resmen bir eşek çifte atmıştı.

...Merkezden hızla çıkıp bir taksiye atlamadan önce bir cüzdan çalmıştı. İçi dolu bir cüzdan. Hastahanenin yerini söylerken taksici biliyormuş gibi hemen hızlandı. Hızlanmasa onunda sonu pek aydınlık değildi.

...Otoparkta kendini bir vale olarak tanıttıktan sonra herşey kolaydı. Sandero marka bir arabanın anahtarını aldığı gibi hastahaneden hızla içeri girdi. Dikkatli olması gerekiyordu. Ve hızlı...

                                     *               *             *

" Sıra sende." dedi Jasper ellerini birbirine kenetleyerek. Karşısında duran adam ona baktı. Sonra sırıtarak taşlardan birini oynatırken konuştu.  " Şah-mat , bebek."

Jasper gülümsedi. Kazansada kazanmasada bu zaten pek umrnda değildi. Vincent pek satranç oynamayı sevmezdi. Ama bu adam onu kırmayıp onunla satranç oynamıştı. " Benden bu kadar ufaklık. Sonra yine görüşürüz. " dedi ayaklanırken.

" Umarım. " dedi Jasper. Minnetle adamın elini sıktı. Onu kapıya kadar uğurladı. Adam ve arabası toz olurken ormanlık alanda dışarı çıktı. Temiz doğa havasını içine çekerken barakanın önünde olan plastik sandalyelerden birine oturdu. Vincent ın nerede olduğunu bilmiyordu. Sabahın en erken saatinden beri etrafta yoktu. Ama bugün ve yarın tatildiler. Anlamıyordu.

Kardeşine Vincent demek onunda hoşuna gitmiyordu. Ancak kardeşi tam da onun dediği gibi 'İsimsiz' di ve ona ne diye hitap edeceğini bilemiyordu. Birbirine sık ağaçlara bakarken şuraya bir halat kurabileceğini düşündü. Ama ne yapıcaktı? Kendi mi sallanıcaktı?! Bir anda gözlerinin önünde bir an geçti. Sadece bir an...

ŞARAP ATLISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin