Saldırıdan 4 Saat Sonra
Saat 17.00'a geliyordu. Odamda ki balkonda oturuyordum. Okulun manzarası izliyordum. O kadar güzeldi ki anlatamam.
Etrafta ses soluk yoktu. Şu 5 günün yorgunluğunu bu sessizlikte atmak istiyordum. O kadar çok rahattım ki bu rahatın bozulmasından korkuyordum ve şom ağızımı açmıştım işte.
Kapı çaldı. Kimin geldiğini merak ettim ve kapıyı açmak için ayağa kalktım.
Kapıyı açtım ve karşımda Dora duruyordu. Nefes nefese kalmıştı. "Cadılar....geri döndüler..." dedi ama nefes nefese olduğu için lafını tamamlayamadı. Bir kaç dakika konışmadı. "Cadılar geri döndü Ada!" dedi Dora. Doranın elinden tuttum ve bahçeye koşmaya başladım. Biraz koştuktan sonra bahçeye ulaştık.
Periler ve motorların üstündeki Justinle arkadaşları havada cadıları yenmeye çalışıyordu ama cadılar bu sefer daha güçlü oldukları için çok zorlanıyorlardı. Gözlerimi kapattım ve dönüştüm.
Havaya yükseldim ve cadılara bağırmaya başladım. "Sabah yenildiğiniz yetmedi heralde" dedim.
Bütün cadılar büyü yapmayı kesti ve içlerinden biri öne çıktı. "Demek sabah bizi pert eden peri sensin?" dedi. Sessiz kaldım ve öne çıkan cadı birkaç cadıya işaret verdi.
Dört cadı yuvarlak oluşturdu ve bir büyü ismini söylemeye başladı. "Orestenta fareletto" dediler ve büyüyü bana doğru fırlattılar. Diğer kalan cadılar ise diğer perilere ve Justinle arkadaşlarına saldırmaya başladılar.
Bana doğru gelen büyüyü engellemek için gücümü kullandım "sarmaşık örtüsü" diye bağırdım, etrafımda sarmaşıktan bir küre oluştu ve ben de kürenin içindeydim. Büyü sarmaşıklardan içeri girdi ve bana çarptı. Büyü o kadar güçlüydü ki beni yere savurdu.
Yere düştüğüm anda belimde bir ağrı hissettim. Zar zor ayağa kalktım. Uçmak için kanatlarımı çırpıcaktım ki kanatlarımın kaybolduğunu ve üstümde ki dönüşüm kıyafetlerinin kaybolduğunu fark ettim.
Üstümde günlük kıyafetlerim vardı. Gözlerimi tekrar dönüşmek için kapattım ama işe yaramadı. Olmuyordu, dönüşemiyordum.
Biraz sonra bana doğru yaklaşan bir cadı fark ettim. "Yaklaşma, fena olur yoksa" dedim ama cadı beni dinlemeden yaklaşmaya devam etti.
"Fortenta" diye fısıldadı ve elindeki büyüyü bana doğru fırlattı. Gücüm olmadığı için büyüden kaçamazdım. Büyü bana isabet ettiğinde yere savruldum.
Başım acıyordu. Başımın altında sert bir cisim ve ıslaklık hissettim. Elimle başımdaki ıslaklığa dokunduğunda bunun kan olduğunu fark ettim. Kalkmaya çalıştım ama başım dönüyordu. "Yardım edin!" diye bağırdım ama kimse duymadı.
Gözlerim kararmaya başladı. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken gördüğüm son şey bana doğru gelen Justini engellemek için bir cadının yaptığı büyüydü.
-----
Gözlerimi aralamaya başladım. Etrafa göz gezdirdim. Çoğu yerde deney tüpü şişelerinin olduğunu gördüm.
Uzun taşdan yapılmış bir yatağın üstünde yattığımı fark ettim.
Bulunduğum odaya loş bir ışık hakimdi. Kalkmaya çalıştım ama ellerimin ve ayaklarımın zincirlerle bağlandığını fark ettim. "İmdaat" diye bağırdım ama nafileydi. Odada kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğanın Kızı
FantasyDoğduğumdan beri ait olmam gereken hayatıma 15 yaşımda kavuştum. Kim babasını özlediğinde gidip bir ağaca sarılır ki? Ben. Çünkü benim gücümün kaynağı doğaydı ve babamdan kalan tek mirastı. Ben herkes gibi değildim. Ben özeldim. Ben Doğanın Kızı'yd...