54 14 48
                                    


Onunla konuştuğum ilk günki gibi o göletin yanına uzanmış elini suya daldırmıştı. Bense ağacın dibinde çiçek tacı yapıyordum. Reece bize selam verdikten sonra yanıma oturdu.

"Nesi var?"

"Bilmiyorum Reece. Sorma fırsatım olmadı. Pek konuşkan değil."

"Onu iki hafta görmedim Colve."

"Buraya bugün geldi işte. Miskin ile oynadıktan sonra göletin yanına oturdu. Geleli bir buçuk saat oluyor."

Reece ensesini kaşıyarak Blake'e baktı. Endişelendiği her halinden belliydi.

"Pek kötü gözükmüyor."dedikten sonra önüme serdiğim çiçeklerden o da taç yapmaya çalıştı. Biz çiçeklerle uğraşırken Blake parmağıyla suda şekiller çiziyordu.

Reece minik çiçek tacını yapmayı bitirdiğinde Miskin'i kucağına alıp başına tacı taktı. Kendi kendine gülümsüyor, bir yandan da kedinin tüylerini okşuyordu.

"Beğendin mi?"dedi Reece sırıtarak. Miskin onun kucağına iyice yayılmış patilerini yalıyordu.

"Bence beğendi."diyerek Reece'in omzunu sıktım. Teşekkür edip Miskin ile oyalanmaya başladı. Fırsattan istifade ederek bitirdiğim tacı alarak Blake'in yanına çıplak ayaklarla yürüdüm. Mayışmış görünüyordu. Yanına geldiğimi görünce toparlanıp elini sudan çıkardı.

"Merhaba."

"Merhaba."

Sudan çıkardığı parmaklarına baktığımda buruşmuş olduklarını gördüm. Gözlerimi elinden çekip yüzüne baktığımda direkt gözlerime bakıyordu. Elimdeki tacı önce ona gösterip sonra başına koydum. Başta tepki vermedi fakat sonrasında elleri kafasındaki taca gidip onu yokladığında tebessüm etti.

"Papatya?"

"Hayır, ordan burdan topladığım çiçekler. Beğendin mi?"

Başından tacı çıkarıp önüne getirerek inceledi.

"Güzel görünüyor ama üzgünüm Colve, beğenmedim."

Dudağımı büküp ona doğru eğildim.

"Niçin?"

"Seni gıcık etmek için yapıyor Colve."dedi Reece ve saçlarımı karıştırıp arkama oturarak ayaklarını gölete soktu. Kollarını da geriye yaslamış bize bakıyordu. Blake sırıtarak tacı geri kafasına taktı.

"Hayır cidden beğenmedim."

"Ama takıyorsun?"derken ben Reece'e yaptığım tacı da onun saçlarının üzerine yerleştirdim.

"Çiçekler güzel de ondan takıyorum. Sen yaptığın için değil."

"Olsun, bu da bir şeydir."diyerek elbisemin üzerindeki çiçek yapraklarını silktim.
Aramızda küçük bir sessizlik olduktan sonra Blake nihayet anlatmaya karar verdi.

"Babam annemin öldüğünü söyledi. Hangi gün olduğunu hatırlamıyorum. O günden beri kavga bile etmiyoruz. Dün gece üzgün olduğunu söyleyerek önümde ağladı. Bilmiyorum çocuklar, garipti."

"Blake,"dedi Reece doğrularak. "Dostum ben üzg-"

Ağzımı açmaya vakit bırakmadan onu cevapladı.

"Sorun değil Reece, ben üzgün değilim."

Gözleri suya dalmıştı. Ne diyeceğimizi bilemedik.
Dizlerimin üzerinde emekleyerek yanına vardım ve kollarımı açtım.

Bu bizim ilk sarılmamızdı.

Kollarını bi deri bi kemik kalacak olan bedenime sardığında su sesini duydum. Çok geçmeden Reece'in başı benim omzumdaydı. Şu an ona baş sağlığı dilememiz gerekirken sarılıyorduk. Dünyadaki en iyi destek veren arkadaşlardık. Halimize bak.
Şimdi düşününce Reece'e ve bana deli gibi kızıyorum. Asla inanmayacağı bir şeyi ona söylediğimiz için. Duymak istemediği bir şeyi. 'Her şey düzelecek.'cümlesinden tiksinirdi. O gün ona bunu fısıldadık. Yanında olduğumuzu ve ne zaman isterse onun için burada olduğumuzu söyledik. Yalnız hissetmesine hiçbir zaman izin vermediğimiz gibi.
Belki de elimizden bir şey gelmediği için böyle demiştik, bilmiyorum.

Blake bize sarıldıktan sonra öne doğru kendini itekleye itekleye kıyıya yanaştı. Ve yeniden elini suya daldırdı. Nedendir bilmem, hiç ağlamadı. Fakat ben ve Reece sanki kendi annelerimizi kaybetmiş gibi o gittikten sonra gözlerimiz çıkana kadar ağlayıp dertlendik. Sanki Blake'in acısını sırtlanmıştık.

Bir saat kadar sonra Blake ayaklanıp bize veda etti. Bunu da ilk defa yapmıştı. Vedalardan da nefret ederdi. Ben gidiyorum derdi ve hop, kaybolurdu. Annesinin ölümü dominonun yıkılan ilk taşı gibiydi. Beraberinde de yıkım getirdi.

Colve's FriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin