Reece'in nefes nefese bizim eve doğru koştuğunu camdan görüp hızla aşağı indim. Kapıyı açtığımda avuç içlerini diz kapaklarına koymuş öksürüyordu.
"Reece?" Telaşlı bir biçimde elimi omzuna koyup onu doğrultmaya çalıştım. Başını kaldırır kaldırmaz boşta kalan bileğimi tutup beni çekiştirmeye başladı.
"Reece, ne oldu?"dedim panikle.
Konuşmadı. Adımlarını hızlandırarak beni peşinde sürüklerken pantolonunun ön cebine uzandı fakat aradığı şeyi bulamayınca koşmaya başladı. O zaman çok korkmuştum. Aklıma gelen ilk şey Blake'e bir zarar gelmesiydi. Öyleyse Reece neden polisi veya ambullansı aramak yerine beni almaya gelmişti? Bunu hâlâ kendime sorup duruyorum. Ne de olsa Reece bu soruma sadece aklına gelen ilk şeyin ben olduğumu söyledi sonralarında.
Koşarken ayaklarımda ayakkabı dahi yoktu. Asfalta sert bir şekilde basan tabanlarımın üzerindeki çoraplarım da eve döndüğümde yırtılmıştı. Bunlar diğer ayrıntılar falan filan işte.
Reece beni koştur koştur Blake'in evinin önüne getirdiğinde anlam veremediğim bir kalabalık vardı. Kalbim göğsümden dışarı fırladı o an. Reece'in elinden kurtulduğumda sanırım şok olmuş olacaktı ki dizlerinin üstüne çöktü. Polis sirenlerinin sesini hâlâ duyuyorum.
Etraftaki meraklı komşuların arasından geçerek yetkililerin taşıdığı siyah poşete baktım. Başımın döndüğünü hatırlıyorum, sonrası ise karanlık.Uyandığımda bir hastahane odasında falan değildim. Blake'in nefretini dile getirdiği yaşlı çiftin evindeki koltuktaydım. Reece ise bulunduğum yerde değildi.
Belki çok hızlı anlatıyorum olanları lakin bilirsiniz, üzerinden aylar geçti ve ben ayrıntıları aklımda zorlukla tutabiliyorum.
Şöyleydi ki kendime geldiğimde acı bir çığlık koparttım. Bu çifti korkutup başıma üşüşmelerine sebep oldu. Kanepeden titreyerek kalkıp cama doğru ilerlediğimdeyse evin önünde polisten başka birkaç kişi olduğunu gördüm. Zorlukla sakinleştirildikten sonra olanları yine o yaşlı çiftten öğrendim.Söylediklerine göre; Babası yine oğlunu dövüyormuş. Ama bu seferki her zaman olduğundan daha kötüymüş. Reece'i tarif ederek geldiğini söylediler. Reece kapıyı yumruklayıp tekmelemiş lakin açan olmamış. Evden gelen sesler eşiğinde Reece panikle oradan koşarak uzaklaşmış.
O gider gitmez bizim bu yaşlı çift ancak o zaman aşağı inmeyi akıl edebilmiş. Aferin onlara. Bunca zaman Blake'in hayatını zehire çeviren adama yine o gün de göz yummuşlar. Geç kalmışlar.
Aferin ki bize, Blake'in babasından şikayetçi olmamasıyla kabuklarımıza sindik. Yaşadıklarını normalleştirip, "Blake işte," dedik. Aslında suçlu ararsanız hepimiz suçluyuz lakin bu onu geri getirmeyecek. Yaşananları geri sarmayacak. Ya da değiştirmeyecek.
Yaşlı çift evin önüne geldikten sonra kapıyı çalmışlar. Yine bağırışmalar duymuşlar. Sonrasında ise iki el silah sesi.Donakaldığımı hatırlıyorum. "Yanlış duymuşsunuzdur, ölen o olamaz." diyorum lakin dinletemiyorum.
Ya da onlar bana bunu kabullendiremiyor.O günün akşamında Reece ile beraber ölen kişinin babası olduğunu öğrendik. Fakat asla o gün neler olduğunu öğrenemedik. Babasıyla beraber bunun nedeni de, yaşananlar da toprağa gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Colve's Friend
Krótkie Opowiadania"Ben bana en güzel anıları veren arkadaşımla anılarımı yaşatmak için bunları yazdım. Dille değil, mürekkeple yaşatmak adına. Blake ve geriye kalan kağıda dökülmüş hatıralar, sana iyileri daha keskin hatırlatmak için burada. Bir zamanlar, dememen içi...