☀ 4 (M)

7.7K 269 388
                                    

* Yurio *

Kendimi koltukta geriye çekip onu peşimden sürükledim ve dudaklarını emmeyi sürdürdüm. Otabek elini pantolonumun belinde gezdirip düğmeyi beceriksizce açtı ve kulağıma eğildi. "Yukarı çıkalım"

Üstümden kalkmasıyla oluşan boşluk, beni kucağına aldığında kayboldu. Dişlerimi kulağında gezdirip kulağını emmeye başladım. Bu onu inletiyordu, bu yüzden ona istediğini bol bol verdim.

Odaya girdiğimizde ilk dikkatimi çeken, avize yerine mumlarla aydınlatılmasıydı. Vampir mi yoksa sapığın önde gideni mi pek emin olamadım. Beni kaygan, yumuşak kumaşa yatırıp pantolonumu çekiştirdi.

"Dar şeyleri gerçekten seviyorsun ha?"

"Umarım sen de seviyorsundur" dedim parmağımı dişleyerek. Belimdeki elleri titredi, pantolonumu sertçe çekmesiyle son buldu. Dudaklarını hemen kulağımın yanında hissettim.

"Ne kadar da edepsiz" gülüp dudaklarını omzuma indirdi ve hafifçe dişledi. Sertleştiğimi hissediyordum. O da aynı şekilde hissediyor mu yoklamak istedim. Bacağımı onun bacak arasına götürüp sürttüm. Kulağımın dibine bir inleme koyverdi.

"Ah, Yurio!"

Sırıttım. Başını iyice boynuma gömdüğünde onun pantolonunu çıkarmaya uğraşıyordum. Bir anda nefesini tutup durakladı. Dudakları tenime baskı yapmıyordu.

"Yurio..." dedi fısıltıya benzer bir sesle. "Ben... Senin kokunu alamıyorum?"

Kalbim tekledi.

"Omega da olsan, beta da olsan kokunu almam gerekirdi..." Yavaşça doğrulup yatakta yanıma oturdu. "Bir ihtimal... Ergenliğe girmemiş olabilir misin?" Alt dudağını mahcup bir şekilde ısırmıştı. Kaşlarımı çatabildiğim kadar çattım.

"Bunun bir önemi mi var!? Kes saçmalamayı Ota...-"

Onun boynuna uzandığımda elimi durdurdu. Yutkunup doğruldum. Bir anlığına kendimi küçücük, minicik hissettim. Yerin dibine girmek istedim. Sadece ondan uzakta olmayı istedim.

Pantolonumu bu kadar hızlı giydiğime ben de hayret ediyordum.

"Yurio kırılmanı istemedim" kolumu tutmaya çalışınca dirseğimi ona vurarak çekildim. "Ben sadece pişman olmanı istemiyorum. Seni sevmediğimden...-"

"Duymak istiyor gibi mi görünüyorum? Taksi çağır bana" merdivenlerden aşağı koşarken söylendim. Yerdeki kapüşonumu düzeltip beceriksizce üstüme geçirdim.

"Ben bırakırım."

"Neden söylediklerimi hiç dinlemiyorsun Otabek!?"

"Ben bırakacağım bekle" askıdaki gömleğe uzandı.

"Yürüyerek giderim o halde" kendimi aceleyle kapının önüne attım. Köpeğe attığım ters bakışla hayvan, mırıldanıp kulübesine sinmişti. Bahçe duvarından atlayıp yol kenarından yürüdüm.

"Yurio yapma böyle!" Otabek'in az uzağımdan gelen sesini işitince koşmaya başladım. Çiseleyen yağmur hiç yardımcı olmuyordu.

* Victor *

Yatağımda sağa sola dönüp homurdandım. Saat gece 4ü gösteriyordu. Belimi kaşıyıp odadan çıkıp Yurio'nun kapısını tıkladım. "Yurio? Geldin mi?"

Ses gelmeyince kolu indirdim. Yatağı hala sabahki gibiydi. Eve gelmemişti. Gözlerimi büyütüp telefonumu aldım ve apar topar dışarı çıktım. Sokakta yürürken bir yandan da Yurio'yu arıyordum. Tek umduğum şey, telefonunun sessizde olmasıydı. Çünkü başka bir nedenden dolayı açmıyorsa kendimi berbat hissederdim.

Light Pours In | Victuuri & Otayuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin