☀8

3.4K 208 174
                                    

Victor

"Yuri bunu ciddi ciddi istemiyorsun gerçekten, dimi?" Telefonu diğer kulağıma koyup tabakları masaya bıraktım. "Buradan Kyushu'ya gitmek hızlı trenle bile 7 saat sürüyor"

"Victor..." Mırıldandı. "Yılda sadece bir kez oluyor... Benimle gelmeyecek misin?"

Yurio'nun soran gözlerine kaşlarımı çattım ve başlaması için yemeği gösterdim.

"Eğer benimle gelmezsen Jean Jacques benimle gelebileceğini söyledi. Belki de onu aramalıyım" dedi boğuk sesiyle. Sanırım yatıyordu.

"Yuri!" Sesimi yükseltince Yurio elindeki çubuğu düşürdü.

"Görüşürüz Vict...-"

"Ayarlayacağım. Sakın kimseyi arama. Anladın mı?" telefonu kapatıp ellerimi sandalyeye koydum. Yurio'yu tek bırakmak istemiyordum.

"Yine ne diyor domuzcuk?" Pilavını yerken mırıldandı.

"Onunla sakuraları izlemeye gideceğiz. Kyushu'ya"

Ağzındaki pirinçleri püskürttü. "Arka bahçemizde de kiraz ağacı var Victor!"

Ellerimi, anlamadığımı belirtir gibi iki yana açtım. "Mila'yı arayacağım. Sana bir gün...-" yutkunup son olaylar aklıma gelince durdum. (Tabi ki de Otabek olayını bilmiyor)

"Otabek'i arayacağım..." Elim çevirme tuşuna giderken onu da arayamayacağımı fark ettim. Zaten onu öldürmemek için direniyordum. "Seni Yakov'a bırakayım mı?"

"Otabek eminim beni yemez"

"Ben bundan emin olmazdım" kaşlarımı çattım.

"Victor... Çocuk değilim... Biliyorsun"

Tabi ki diye düşündüm. Daha ergenliğe bile girmedin ama çocuk değilsin, elbette.

Dişlerimin arasından konuştum. "Otabek'i arayacağım. Eğer saçına dahi dokunursa bana haber vereceksin. Anladın mı?"

Başını sallayıp yemeğini didiklemeye devam etti. Canını sıkan başka sorunları olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Önündeki sandalyeye oturdum. "Hadi anlat. Bir şey var, yüzünden anlaşılıyor"

Gözlerini birkaç saniyeliğine yüzüme kaldırıp geri tabağına indirdi. "Eğer domuzcuk kampa geliyorsa, Otabek'i de çağıracağım."

İtiraz edeceğim sırada bana engel oldu. "Üçüncü teker gibi peşinden gezmemi beklemiyorsun umarım. İtiraz etme hakkı tanımıyorum, çünkü ben de Yuri'yi istemiyorum. Anlaştığımıza sevindim. Afiyet olsun"

Ağzım açık, masadan kalkıp odasına gidişini izledim. Vereceğim her cevabı ok atar misali ağzıma geri tıkmıştı.

Bir daha derdi olup olmadığını sormam gerektiğini kafama kazıdım

❄ ❄ ❄ ❄ ❄ ❄ ❄ ❄

Saat sabahın 6'sıydı.

Tren garındaki banklardan birine oturmuş, Yuri'yi bekliyordum. Kahvemi bitirip bardağa boş boş baktım.

Sabahları erken uyanmaktan nefret ediyordum.

"Victor!!" Omuzlarımdaki ani ağırlıkla inleyip başımı geriye attım ve onunla burun buruna geldim. Üzerime doğru eğilmiş, beni tepeden izliyordu.

Başını kendime çekip dudağını öptüm. Bütün yorgunluğum, sabah huysuzluğum bir anda silinmişti.

"Günaydın Yuuri"

Light Pours In | Victuuri & Otayuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin