☀7

3.7K 214 150
                                    

Otabek

Yuri'nin bir şey söylememesine çok sinirlenmiştim. Onun hayatında tam olarak hangi sırada olduğumu söyleyemiyordum.

Kapıyı sertçe açtım. Kulağıma ilişen çarpma sesinin kapıdan geldiğini düşünmüştüm ilk önce. Sonrasında gözlerim yanağını tutmuş Mila'ya, birkaç saniye sonra ise ona tokat atmış Yurio'ya kaymıştı. Olduğum yere çivilenmiştim.

"Onun adını ağzına dahi alma" Yurio nihayetinde konuştu. Sesinin titremesine engel olamamıştı. "...Çünkü bir dahakine o dilini keserim."

Mila başını kaldırıp benim orada durduğumun farkına vardı. "Bir şey demeyecek misin Otabek" gözleri dolmuştu. "Bana vurdu"

"Diyeceğim elbette"

Yurio şaşkınlıkla bana baktı. Gözlerindeki hayal kırıklığı gözle görülür derecedeydi.

Yurio'ya doğru yürümeye başladığımda, O da benimle aynı hızda geri kaçıyordu. İki büyük adım atıp elimi kaldırdım.

Gözlerini sıkı sıkı kapatıp elini kendini savunmak için siper etmişti.

Kaldırdığım elimi saçlarına daldırıp okşadım. "Sen bu saçma yarışmadan çok daha iyilerine layıksın. Kendini üzmene izin vermeyeceğim"

"Otabek!"

Ateş saçan gözlerle ona döndüm. "Alfayla bağıracak cesareti nereden buluyorsun sen!? Çık dışarı"

Minik, hızlı adımlarla odadan çıkıp bizi başbaşa bırakmıştı. Yurio başını göğsüme iliştirdiğinde göğsümdeki ıslaklık kalbimi paramparça etti.

Spor salonundan sesler geliyordu. Sınıf toparlanıyor olmalıydı.

"Çekilme lütfen... Kimse beni böyle görsün istemiyorum" boğuk sesiyle mırıldandı.

Onu sarıp duşlara doğru çektim ve kabine sokup kapıyı arkamdan kilitledim.

Küçük hıçkırıkları boş odada yankılanıyordu. Eğer istediği fark edilmemekse, bunu onun için sağlardım.

Gösteri kıyafetinin fermuarını açtığımda duvara yaslandı. "Ne yapıyorsun O-Otabek"

"Fark edilmemeni sağlıyorum" kostümü omuzlarından sıyırıp çıkardım. Birkaç dakika içinde ben de soyunmuştum. Gözlerini bana çevirdiğinde yanakları kıpkırmızı olmuştu. Beni ilk kez böyle görüyordu.

Ellerini yüzüne kapatıp arkasını döndü. "Tanrım, ne yapıyorsun..."

"Sen arkanı dönünce pozisyonun daha da tehlikeli oldu sanki" dedim suyu açarak. Panikle bana geri döndü ve köşede, ne yapacağını bilemez halde etrafına baktı.

Ellerimi iki yanındaki duvara koyup üstüne eğildim. Akan su saçlarından inip yanağını okşuyordu. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Kırmızı gözleri, su damlaları tarafından ıslanmış kirpikleriyle çevriliydi.

Soyunma odasına girenlerin konuşmalarını duyuyorduk.

"Ya alfa olursam? Ya da beta olursam ve sıradan insanlardan bir farkım kalmazsa? O zaman ne yapacağım?" Gözünden süzülen damlaların duştan düşen damlalar olmadığını fark ettim.

Elimi duvardan çekip onun omzuna koydum ve oradan aşağıya doğru kaydırmaya başladım. Önce göğsüne, oradan kusursuz beline ve oradan da erkekliğine.

Gözlerini kocaman açıp kolumu sıktı. "Be-bekle... Söylediklerimi duymadın mı?"

Parmaklarımı etrafına sarıp ovmaya, biraz sonrasında çekiştirmeye başladım. Başını göğsüme dayayıp inledi. Mızmızlanmayı kesmişti. Sadece derin nefeslerini hissediyordum. Sertleşmişti. Diğer elimi çenesine koyup başını kaldırdım ve ıslak dudaklarına dudaklarımı sürttüm.

Light Pours In | Victuuri & Otayuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin