☀9

3K 206 113
                                    

  Y.N: Yurio kızgınlığa girmedi sadece dönüşüyor. Neden? Peki neden diye sorun ha? Ha?
Çünkü biliyorsunuz Otabek'in bir Playroom'u var ve Yurio hamile kalırsa eğlenemezler...  

Y.N: Yukarı koyduğum şarkıları çok çok çok özel şarkı listemden seçiyorum. Sadece söylemek istedim. tsc!

Victor

"Yurio telefonunu açmıyor" kaşlarımı çatıp aramayı sonlandırdım. "İçimde kötü bir his var Yuuri"

Çubuklarının ucunu yalayıp bana baktı. "Erken dönmemizi ister misin? Sorun etmem"

Başımı iki yana sallayıp çubuklarımı aldım ve tempuraya uzanıp tuttum. Yerken hala içim rahat değildi. 

Yuri yerinden kalkıp benim yanıma sokuldu ve başını kucağıma koydu. "Biraz gülümse Victor!" iki parmağını dudağımın kenarlarına koyup yukarıya doğru kıvırdı. Parmağını dişlerimin arasına aldım ve sırıttım. Gözlerini kocaman açmış, parmağını kurtarmaya çalışıyordu. 

Çubukları kenara atıp onu çimenlere yatırdım ve üzerine eğildim. "Seni izlemek, sakuraları izlemekten daha güzel. Hiçbir şey senin güzelliğinle yarışamaz Yuuri..."

Yanaklarının üstü al al olmuştu. Elini saçlarımın arasından geçirip gülümsedi. Çenesini iki parmağımla sıkıp aşağı çekerek dudaklarını araladım ve yavaşça öptüm. Dilimi, onun diline sürttüğümde irkilip dilimi ısırmıştı.

İnleyip öpücüğü daha derine indirdim ve sertleştirdim.

"Vi-Victor... eğer devam edersen.." cümlesini onu öperek bölmüştüm. Karşılık verip sonrasında devam etti. "Ben... insanlar..."

Doğrulup sırıttım. Cümlesini bile toparlayamamıştı. Açılmış belini, çekiştirdiği tişörtüyle örtmeye çalışıyordu. Beline küçük bir öpücük koydum. Sonrasında onu sarıp, uzandığı yerden kaldırdım.

"Yemeğini güzelce ye, yolumuz uzun"


Yurio

Derin nefeslerim arasında konuşmaya çalıştım. "Otabek... Lütfen sakin ol" iki elimi kapıya dayamış ona engel olmaya çalışıyordum. Kalbim saatlerce koşmuşum gibi atıyordu.

Birkaç kırılma sesiyle kapı açılınca geriye doğru sürünüp ellerimi kendime siper ettim. "Otabek! Yalvarırım kendine gel" 

Parmaklarını kelepçe misali koluma geçirip beni çekiştirerek banyonun dışına çıkardı. Tuttuğu yer acıyla sızlıyordu. Kendimi geri çekmeye çalıştım, sadece boş bir çaba olarak kalmıştı.

Odasının kapısına sıkı sıkı tutunup içeri girmemek için direndim. Hayal ettiğim şeyin bununla uzaktan yakından bir ilgisi yoktu. 

Hışımla bana dönüp kaşlarını çattı ve öncekinden daha sert bir şekilde kolumu çekti. O anki durumda dengemi toplayamadım ve dolaba doğru savruldum.

Kafamdaki zonklamayla gözlerimi araladım. Otabek hala bileğimi tutuyordu ama eli gevşemişti. Göz pınarımdan aşağıya doğru akan ılık sıvıyla elimi başıma götürdüm. Kan parmak uçlarıma bulaşınca kendimi daha fazla tutamamış delicesine ağlamaya başlamıştım.

"Çok korkuyorum Beka! Yalvarırım...-" hıçkırıp cümleme devam etmemiştim.

Otabek elektrik çarpmış gibi elini hemen bileğimden çekip ne olduğunu sorgular gibi beni izlemeye başlamıştı. Elimi kanayan yere bastırıp titreyen dudağıma engel olmaya çalışıyordum.

Light Pours In | Victuuri & Otayuri ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin